Bundan 25-30 yıl öncesinde Türkiye insan haklarından tutun, ekonomik, sosyal ve kültürel bakımdan çok geri kalmış bir üçüncü dünya ülkesiydi.
İş başına gelen hükümetler iktidarsızdı; çünkü askeri vesayet ve zihniyet doğrudan veya dolaylı olarak ülkeyi yönetiyordu. Bu durumda olan ülkenin doğusu zamanla gözle görülür bir gerilemeyle karşı karşıya kaldı.
Hükümetler kalkınma ve değişim sağlayacakları yerde, şuça bulaşmış memurlarını bölgeye sürgün olarak yolladılar. Güneydoğu “Sürgün Cehennem’iydi” adeta.
Ekonomik zorluklar içindeki Türkiye kendi kendine yeterli olamadığı için, Doğu’ya özellikle Güneydoğu’ya yatırımları yapamadı. Kalkınmanın lokomotifi olan eğitim sekteye uğradı; zira tabiat boşluk kabul etmiyordu.
Halkın devletinden istediklerini alabilmesi için, devlet tarafından oluşturulan bu başı boşluğu, halkın iredesinin yanlış bir tezahürü olanra, Avrupa ve Ortadoğu ara bölgesinde PKK terör örgütü kurularak dolduruldu. Zaten halkıyla “aynı dili konuşmayan PKK’nın” varlık nedeni olan “devlet kurma fikri” olmayacak bir çabaya dönüştü.
PKK’nın, Müslüman ve camiden çıkmayan “cami cemaati” bir halkı Marksist ve Leninist söylem ve ideolojiyle hareket ederek devlet kuracağım demesi, yaman bir çelişkiydi.
Zamanla, PKK dev bir suç makinesine dönüşecekti.
Ayakta kalabilmesi, “çıkar ilişkilerinden beslenmesine” bağlıydı. Yukarıda bahsettiğim nedenlerden dolayı zaten, “Kürt halkının büyük desteğini alması” söz konusu değildi. O bölgenin jeopolitik önemi gereği, “devlet otoritesini bölgeden uzak tutmak” birinci şarttı. Yasadışı işler gerçekleştirmeye yönelik, karşılıklı çıkar ilişkilerine dayalı organizasyonlar için, ara sıra terör eylemlerini sürdürerek örgütün yaşaması sağlandı.
Pkk nın kürt devleti kurma politikası ve iddiası kendiliğinden kayboldu. Kaldı ki, “devlet kurmak bir medeniyet” işiydi. Terörle, kap-kaçla, eroin ve silah kaçakçılığıyla, petrol kaçakçılığı ve kadın ticaretiyle bu sağlanamazdı.
Şimdi sırayla PKK terör örgütünün günümüze dek nasıl sürdürelebildiğini inceleyelim:
1-Pkk ilk sıralarda “işsizliğe bir alternatif” oldu. ”Size iş vereceğiz“ diye kandırılan gençler dağa çıkartıldı. Aşağıda açıklayacağım gelirlerden pay vererek, “ailelerine 300 ve üstü dolar para yardımı” yaptılar.
2-Bir yandan devlet otoritesini yanlış kullanan “Ergenekon” terör örgütü “derin devleti” yarattı.
3-Çavuşundan genareline bir kısım “askerler örgütle işbirliği” yaptılar. Yerli ve yabancı iş-adamının “Afganistan’da ürettirdikleri eroini” Avrupa ve Amerika’ya geçişini sağladılar. Karşılığında çok kazançlar elde ettiler.
4-İçerde ve dışarda zengin, muktedir, ünlü işadamlarıyla ve “çok uluslu şirketlerle” işbirliği yaptılar.
Diyelim ki, 15 yıl önce 5 milyon araç varken ülkede, faturalı -resmi “petrol girişi” 5 milyon varildi.Şu anda 25 milyon araç var ve resmi petrol girişi hala 5 milyon varildir. Bu rakamlar “petrol kaçakçılığını” gözler önüne sermeye yeter de artar bile.
İşadamı bu kaçakçılığı yapabilmek için “yazılı ve görsel basına sahip oldu ,askeri silahlı gücü etkisi altına alarak (darbe yaptırma) tehdidi” savurdu. Böylece, PKK eliyle petrolun ve Silahın ülkeye girişi sağlandı. PKK terör örgütü bu yollardan beslendi ve yaşadı .
PKK neden devlet kuramaz? :
1-Devlet kurmak bir medeniyet ve kültür işidir. Silah, petrol, eroin ve kadın ticareti yaparak devlet kurulamaz.
2-PKK, Marksist ve Leninist bir söyleme sahiptir ve ateisttir (Militanları Allah’a inanmaz).Halkın inancına muhaliftir. Müslüman Kürt halkı tam desteğini asla vermemektedir.
Dolayısıyla örgütü marjinal gruplar desteklemektedir.
3- İran’da, Suriye’de, Irak’ta, Türkiye’de Kürtler yaşamaktadır. Bu bölgede “güçlü orduları” ve büyük “medeniyetlere ev sahipliği yapmış” olan devletler asla “ara bölgede bir Kürt Devleti” kurulmasına izin vermeyeceklerdir.
4-Suriye, İran ve Irak Kürtleri Şii mezhebinden; Türkiye Kürtleri Sünnidir. İki ayrı millet gibi algılanan bu durum bir araya gelmelerini engelmektedir.
5-Irak Kürtleri asla bir devlet kurmak gibi bir düşüncelerinin olmadığını açıklamışlardır.
Talabani Irak Cumhurbaşkanı olarak bu açıklamayı yapmıştır.
6-PKK örgütü ve Kürt aydınları da “devlet kurmak amacında olmadıklarını” deklare etmiştir.
7-Son Anayasa’nın kabul edilmesinden sonra yargı alanında devrim gerçekleşmiş ve özellikle askerin yargılanmasının önünün açılmasından dolayı büyük desteğini kaybetmiştir örgüt.
8-PKK ‘nın ayakta durması “kaçakçılığa bağlıdır; gelirleri kesildiğin de” örgüt kendi kendini lagv edecektir.
Son zamanlarda dünya yeni bir yapılanmaya gidiyor; yeni “paktlar” oluşturuluyor. Gelecek 10 yıl içinde “Rusya Nato’ya” üye olacaktır. Nato’nun güçsüz ve bölünmüş bir Türkiye işine gelmez. Çünkü yeni bir “düşman tanımı“ yapılmaktadır. Gelecek yüzyıl boyunca Avrupa ve Amerika’yı tehdit edecek en büyük düşman artık ÇİN’dir; Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Rusya tehdit olmaktan çıkmıştır, Nato’ya girmek istemektedir.
Gelecekte Çin-İran-Hindistan üçlü ittifakına karşı Türkiye’ye “füze kalkanları“ kurulmaktadır.
Bunların menzili 80 km ile 6000 km dir. Pkk menzile girmektedir. Bu nedenle PKK artık bitmek zorundadır. Avrupa ve Amerika arka bahçesi Türkiye’yi temizlemek zorundadır. “Parazit yapacak ne varsa” süpürecektir.
Kürt halkı artık kendi Türk Devleti ve Hükümetinden şunları istemek ve almak durumundadır:
1-Türkiye ekonomisi gelecek 10 yılda dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girecektir.Doğu ve Güneydoğu bu pastadan pay alacaktrır.
2-Kişi başı milli gelir 10 yıl içinde 20-30 bin dolara çıkacaktır. Doğu ve Güneydoğu bu pastadan pay alacaktrır.
3-Ulaşım alanında, özellikle telefon, duble yollar, hızlı tren, hava limanlarıyla “ülke ağlarla” örülecektir. Doğu ve Güneydoğu bu pastadan pay alacaktrır.
4-Eğitim, sosyal güvenlik ve toplu konut alanında “ülke hızla” gelişmektedir. Doğu ve Güneydoğu bu pastadan pay alacaktrır.
Tüm bu gelişmişlik ve anlayış farkından dolayı Kürt halkı bu yaşam standarlarını arzu edecek ve faydalanamayı bilecektir.
Şu halde,
-“Geçici” kurulan, Kürt halkının geleceğiyle uzaktan yakından alakası olmayan, kardeş kanıyla beslenen Son karakol PKK yıkıldı. Bir yıl sonra hiç kimse bu terör örgütünden bahsetmeyecektir.
-Anayasa’nın kabulunden sonra, adına derin devlet dediğimiz, buz dağının görünen kısmı “Ergenekon” adıyla nam salan örgüt ve örgütlerin iktidarı sona ermiş buson karakol da yıkılmıştır.
Son olarak,
Yeni dünyanın koruyucusu, Türk-İslam devletine gebe, Avrupa Birliği’ne girmiş, Nato’nun ileri karakolu lider ülke Türkiye: Son karakol
Halkın iktidarı elegeçirmesiyle tabana yayılmış yep yeni bir Cumhuriyet, hakları kimseden esirgemeyen bir demokrasi ve bunları icra edecek bir hükümet: SON KARAKOL.
Kendisi için şu cümleleri kullanmış:
01,01,1965 Yozgat ili Akdağmadeni ilçesinde doğdum.
1987 yılında ,A.Ü ,D.T.C.F Fransız Dili ve Edebiyatı'nı bitirdim.Şu anda ticaretle uğraşıyorum.
Kitap okumayı severim.
Başta edebiyat olmak üzere ,bilimsel yazıları okumaktan büyük haz alırım.
Bütün güzel sanat dallarını sever ayırt etmem;zira kendimi Yaratıcının evinin bahçesinde oyuncaklarıyla oynayan bir çocuk gibi hissediyorum.Özellikle şiir dilinin çocukça olduğunu düşünüyorum."Yaratıcı evreni yedi yaşındaki bir çocuğun gözüyle yaratmış" der bir yazar.Evrenin büyüsü beni çekip götürüyor iç alemine.Bunun için yaratılışın sırrına yaklaşmayı istiyorum.Hem hayata güzel bi "katma değer" katmak amacım...
Şiir için şöyle demiş:
"Şiir Çocuğun dilidir"diyorum... "Suyla topraktan mana zuhur etsin diye cana ait adlar, harf ve nefes peçesiyle yüzlerini örttüler. Söz, gerçi bir bakımdan manayı açar ama on bakımdan da örtüp gizler." diyor Mevlana... Şiir manayı açmak için yazılır;şiir ortaya çıkınca bir de görürüsünüz ki,manayı gizlemiş. Çacuk konuşmaz ancak dilini anlarsınız.
Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.
Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.
Yayın Kurulu
Kent Akademisi Dergisi
Ayın Kitabı
Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,
Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.