Bu sitede de olmak üzere ağızlarından salyalar saça saça ordu ile ilgili binlerce şey söyleyen – eline fırsat geçmişken bunu kullanmaya çalışan – bir dolu adam var. Bunların içinde köşe yazarları, kitapkitaplar yazmış araştırmacılar, yazarlar, iş adamları, esnaf, sokaktaki insan yani kısaca herkes var. 18 – 19 yaşında delikanlıların, genç kızların ağzında “üç – beş tane şerefsiz general” lafı pelesenk olmuş,
söyleyip duruyorlar.
Daha önce de yazdım, orduyu savunmak gibi bir tavrım asla yok ve asla da olmadı ama bu en son balyoz mudur nedir bir saçmalık var, artık yuh demekten başka bir çare kalmıyor sanırım. Taraf isimli şebekler topluluğu gazete adı altında tek kanal yayın yapmaktayken habercilik adına bugüne değin bir sürü “ flaş” patlattı ya en sonuncusu da bu; “balyoz”! neymiş 1. ordu tanklarla uçaklarla camileri mi bombalıyacakmış? Neymiş? Müslüman’ları ezeceklermiş değil mi? Ne Allah’sız , ne şerefsiz herifler bunlaaar! Oysa 8 yılda ordunun içi dışı hiç değişmemiş değil mi? Öyle delik deşik bir hale getirilmemiş ki, taraf gibi bir zavallılar gurubuna haber uçurabilecek kadar istihbaratı delinmemiş değil mi? Daha bunu yapamazken bu topraklar tarihinin görmediği bir katliamı yapmak için ordu gizli gizli hazırlanmıyormuş değil mi? Allah’tan taraf ve – tekrar söylüyorum – burada da yazı yazan “dehşet” Müslüman ‘lar var da . . . . işte Allah’ın sopası yok değil mi? zaten Türk ordusu ile İsrail ordusu arasında ne fark var ki? Biri orada biri burada Müslüman katlediyor; işte bu!
Tabi bu ordu Nizam-ı Cedid ordusu olsaydı hiç böyle olurmuydu? Aaaah aah ! Olmazdı tabi!
Bu saçmalıkları burada kesip şu işin oluruna olmazına bir bakalım:
1) Türkiye Cumhuriyeti ordusu böyle bir şey yaparsa bir kez daha ordu niteliği alamaz, kazanamaz. Sakın “ senin haberin olmaz, seni kandırırlar “ demeyin. 2010 Türkiye’sinde isteyen herkes herşeyi duyar.
2) Taraf gazetesi ya asparagas yapıyor ya da içeriden bir yarden haber sızıyor. Her iki durumda da AKP’nin iktidarı kaybetmemesi için yatıp kalkıp dua etse iyi olur, çünkü demokrasi ve barışın son geldiği nokta aslında olması gerekenin çok uzağında. Barış güçler dengesinin ve kitlesel bilincin duyarlılığı ile oluşur. Suçlama içeren tahrik gücü yüksek söylentilerle değil. Demokrasi ise dünyanın tüm ülkelerinde sermaye guruplarının ( işçi, memur) haklarını kazanma savaşı sırasında ve sonrasında ortaya çıkmış haklar, özgürlükler ve eşitlikler bütünüdür. Sizce bu iki tanım Türkiye’de söylendiği gibi mi yaşanıyor?
Demokrasi ile ilgili bir başka belirleyici halktır, bu doğru. Ama kendi Allah’ ınız ile uyuşturduğunuz, sözde İslamiyet ile aptallaştırdığınız, elinde avucunda ne varsa ( 713 kamu kuruluşu) üç otuz paraya bu ülkede 200 yıldır gözü olanlara sattığınız ve demokratik olarak en önemli belirleyici olan “oy” hakkını çaresizlikten 1 kg kömüre satın aldığınız zavallı gurubunu halk diye yutturduğunuza göre eh normal Türkiye’deki demokrasinin böyle çarpık olması. SAPIK İLİŞKİDEN SAKAT ÇOCUK DOĞAR; gayet normal !
Demokrasi ile ilgili bir üçüncü şey; en son 35 yıldır türban diye, din diye, Allah diye tamamen kendinize ait, aslı ile hiçbir ilgisi olamayan, tek amacın Türkiye’yi din kullanarak paçalamaya çalışan Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığı zihniyetinin tozu dumanı ile beynimizin ırzına geçtiniz. Ne türban vardı Geçek İslamiyet’in içinde ne de Yaratan böyle bir şey emretmişti ama siz vatan hainliği uğruna bunu yaptınız ve yapmaya da devam ediyorsunuz. Başlarda demokrasi sözcüğüne diliniz pek dönmüyordu bu yüzden felksefesini kendi söyleyeceğiniz gibi değiştirince dilinize pelesenk ettiniz. Peki maden bu kadar düşkünsünüz demokrasiye eşitliğe haklara söyleyin bakalım ŞU ANDA, YANİ 2010’DA TÜRKİYE’DE DÜŞÜNCE SUÇLUSU VAR MI? KİM???????? KİMLER?????????
3) orduya geri dönersek, o şerefsiz general dediğiniz adamın geçmişine bir bak bakalım. İyi bak Allah’ın salağı iyi bak. Senin ne din, ne vatandaş, ne akademisyen, ne politikacı, ne bürokrat olarak asla göze alamayacağın şeyleri yaptı o adam o noktaya gelinceye kadar. Hiçkimseyi ofiste oturarak general yapmıyorlar anladın mı? peki hata yapmaz mı? yapar, ama bunu değerlendirecek olan ne sensin ne de senin o sapık manyak zihniyetin. O sorumluluğu sana versek ne yaparsın acaba? Sen daha elindeki kaleme, dilindeki kelama sahip çıkmaktan acizsin . . .
Türban takıp, sakal bırakıp, orduya laf sokmayla Müslüman olunsaydı, Yaratan Hz. Muhammed’i hiç peygamber olarak görevlendirmezdi sanırım. Hele Hz Muhammed sizi gördeydi ne yapar ne eder Yaratan’dan affını isterdi herhalde.
Mavi Günler