İktidar yaşayacağı hezimeti anladı ve her yola başvurmaya başladı.
1- AKP 16 yıldır sürdürdüğü gerilim, kavga, tehdit, iftira, baskı, hakaret, engelleme, tüm kamu kaynaklarını istismar politikalarını artan dozda kullanmaya devam ediyor. Ama bu defa etkili olamıyor. Zira vatandaş artık bu söylenenlere inanmıyor. Devamlı tekrarladıkları ve hiçbir zaman yerine getirmedikleri ahitlere, vaatlere, cek – caklara kulak asmıyor. “16 yıldır niçin yapmadın, aksine ülkeyi harabeye çevirdin” diye soruyor. Asıl miladın bu tek adam yönetiminden, bu anti demokratik rejimden kurtulmak olduğunu idrak ediyor. FETÖ istismarını da yutmuyor.
a-Bu arada İmam Hatip mezunu birisi, nasıl olur da kendisi gibi düşünmeyenlere karşı bu kadar düşman olabilir, kin güdebilir, nefret edebilir, iftira, hakaret ve tehditler savurabilir. Hele hele “Şer cephesi, tezek, münafık, terörist, FETÖ’cü vb.” vebali çok ağır laflar edebilir.
b-Çevresinde kümelenen yağcıların, ŞİRK günahında boğulmalarına nasıl engel olmaz.
c- Ülkenin rüşvet, yolsuzluk, adaletsizlik, haksızlık, lüks, israf, saltanat kul hakkına tecavüz, zulüm, baskı, torpil, kamu malları yağması, yalan, ahlâksızlık vb. batağında boğulmasına nasıl göz yumar? diye düşünüyor.
2- Medyanın hali tam anlamı ile yüz kızartıcı. Muhalefete hiç yer verilmiyor. Her gün her saat iktidarın emrinde. AKP Genel Başkanı uzun uzun konuşuyor. O bitiriyor, Başbakanın konuşması (aynı lâfları tekrar etse de) başlıyor. Sonra Bekir Bozdağ ve Mahir Ünal’ın (çokbilmiş, mağrur bir havadaki) konuşmaları sürüp gidiyor. (Elbette sosyal medya ve mahalli medya imkanı var.)
-Bu arada devamlı olarak, tüm yandaş kanallarda, saraya yaranmak için lâf ebeliği yapan, (diğer taraftan da en küçük bir hatada popolarına tekme yiyeceğini bilen) çokbilmiş, şakşakçı, kula kul olmuş tipler. Her türlü yalanı, iftirayı, tehdidi ihtiva eden, mide bulandırıcı programlar yapıyorlar.
3- Bir tarafta ülkemizi düştüğü karanlık çukurdan kurtarmayı amaç edinmiş (gerçek anlamı ile) MİLLET İttifakı, diğer tarafta da milleti hiçe sayan sadece tek adam saltanatının devamı için çalışan CUMHUR İttifakı. Ve İnşallah görüyoruz ki ülkesi için çalışanlar (en az yüzde 10-15 farkla) galip gelecektir. Türkiye huzura, demokrasiye kavuşacaktır. Demokrasi ışığı görülmüştür.
a) Elbette bunun için vatanını seven herkese görev düşmektedir. Mutlaka sandığa gitmeli, oy vermeli ve oyuna sahip çıkmalıdır. Hilelere, oyunlara geçit vermemelidir.
b) Geçen yazımın başlığı “Seçim mi, Savaş mı” idi. Çok değer verdiğim bir Ağabeyim, “Bu elbette bir Kurtuluş Savaşıdır. Demokrasiyi kazanma savaşıdır” diyerek, beni tasdik etti.
c) CHP, İYİ Parti, SP ve DP dayanışmasının tüm halkımıza büyük ümitler aşıladığını, (başta Devlet Bahçeli olmak üzere) iktidarı da moral çöküntüsüne uğrattığını görüyoruz. Ve Cenab-ı Hak’kın (cc) izni ile bu iyi niyetli dayanışma zafer kazanacaktır.
d) Temel Karamollaoğlu’na teşekkür ediyorum. Müslümanların haysiyetini kurtarmıştır. Samimi inanç sahiplerinin, dürüst, demokrat, medeni, uzlaşmacı, hoşgörülü, hakşinas, vatanperver olduğunu göstermiştir.
-Kemal Kılıçdaroğlu ne kadar demokrat olduğunu ispatlamıştır.
-Meral Akşener, kararlı, cesur, azimli tavırlarını ispatlamıştır.
-Gültekin Uysal, DP’nin demokratik tavrını, vatan sevgisini, ortaya koymuştur.
Rabbim(cc) vatanını sevenlerin yardımcısı olsun. Her türlü kötülüklerden, hilelerden, provokasyonlardan korusun. Halkımıza da basiret, feraset, vatan sevgisi versin.
Not: Mukaddes dinimize, Yüce Kitabımıza karşı havlayan (Aydın Geçinen) Fransız köpeklerini tüm kalbimle Tel’in ediyorum.