(Ne çok isterdim bu yazım, bayram yazısı olmasın!)
Defalarca sordum kendime… Hem de en iyimser tavrımı takınıp, en huhalif tarafımı bir kenara bırakıp sordum… “Aynı gemide miyiz?”
Kederde, kıvançta, tasada sevinçte… Birlikte yolculuk adına
o geminin neresindeyiz?
Hep dışlanıp, hep horlanıp, azarlanıp dururken ne zamandan beri aynı gemideyiz biz?…
Hayırsız evlat tavrıyla, miras malları “babalar gibi” satılırken, gemi “aşk gemisi” liman liman dolanırken, 17 yıldır hiçkimsenin aklının ucundan geçmezken nereden çıkıverdi, gemideki bu “kader ve keder” birlikteliği?
Hangi “felaket” o geminin ortak yolcusu yapıverdi bizi?
Düne bakıyorum, göremiyorum; nerede beraberdik biz…? Dışlanmışlıktan öte tek satır not bulamıyorum… Meydanlarda öfkenin hitabete sanat kılındığı günlerde “Onlar” ve “Biz” ayrımının “onlar” safında yeralanlardık biz,. Kaşla göz arası ne zaman o geminin müşterek yolcusu oluverdik biz?
Hani sizlerin ulaştığı yere bizlerin hayalleri ulaşamazdı?
Sizler mi alçaldınız yoksa bizler mi yüceldik de o gemide bereber oluverdik biz?
Dünün kin ve nefretinden duyulmuş bir pişmanlığın zerrece emaresi de yok ki ortada bizleri geminin ortak yolcusu kılacak!?..
Yoksa… Yoksa… Batan gemiye ortak suçlu mu aranıyor?…
Biliriz biz, batan gemiyi önce kimlerin terketteğini?
“Boğulan, boğacak adam arar” derler!… Haklılar mı yoksa?
*
Heyyy!…
Aynı gemideyiz deyip, kendi hatalarınızla tehlikeye soktuğunuz gemiye sorgusuz sualsiz atlayacak değiliz biz!.. Gidin siz, “aya dört şeritli yaptığınız yola inanacak” yolculardan yandaş arayınız. Onlar sizi %50+1’e ulaştıran.
Biz sizinle hiç aynı gemide olmadık!… Biz vatan toprağında her daim güvende olmayı yeğledik ve hep bunu savunduk!. Dayatmadık!… Aldatmadık!.
Bir ayağı gemiciklerde, diğeri havada olanlar değiliz biz!…
Ekonomiyi “sıfırlamak” olarak anlayıp sap saman ithalini savunanlarla ayni gemide olmadık, olamayız!…
Ata mallarına hovarda evlat muamelesi yapanlarla balık avına bile çıkmayız ki, aynı gemide olalım!…
İhalelerden pay almak adına “gemiye bodoslama” dalanlarla aynı gemide olmayı zul sayarız biz!…
BOP o gemideyken de olmadık o gemide… Bu gün hiç olmayız!… (Gerçi BOP’tan istifayı da hiç duymadık)
Şam Emevi Camii’nde öğle namazı kılmak için yol hazırlıkları içindeyken de reddettik o gemide olmayı!..
Bizler o gün de bu gün de “Yurtta Barış, Dünyada Barış” gemisinin HOŞGÖRÜLÜ yolcuları olduk hep.
Eğitimin içine etmeyi, “çağdaşlık” zanneden, “iman” ile pozitif bilimi yarıştıran, dua ile kanser tedavi eden zihniyetin gemiyi güvenle limana götürmesi olacak iş değildir.
O gemi, “Demokratik, laik sosyal bir hukuk devleti olma” yolunda yol almazken, o gemide olmayı ihanet sayarız.
Gemi değil gemidekiler batacaktır. Bizler; ne o gemideyiz!… Ne de o gemilerdekilerleyiz!..
Bizim gemimiz 100 yıl öncesinin BANDIRMA GEMİSİ!… Yine salimen ulaşacak karaya bizim gemimiz: MUSTAFA KEMAL’İN GEMİSİ!…
Umutlu ve kararlıyız!… Kuvvay-ı Milliye işte bu!.. BORU DEĞİL!..
21 Ağust. 2018 (Kurban Bayramı’nın 1. günü)
Mehmet Halil Arık
Emekli eğitimci