Kümelenme;
sektörleşme,
beyin takımı oluşturma,
sektörün kamu sivil özel tüm taraflarını bir araya getirerek yönetim oluşturma,
üretimden tüketime kadar her aşamayı planlama, yol haritalarını ve eylem planlarını belirleme,
sektörün bu planlamaları doğrultusunda adım adım ilerleme,
sektör için yerel ulusal uluslararası projeleri çalışma ve hayata geçirme,
sektörün organize üretim bölgelerini ve organize sanayi bölgelerini belirleme,
sektöre ARGE ve İNOVASYONU entegre etme,
üretimi modern yöntemlerle buluşturma,
yeterince yatırım ve sanayi parseli oluşturmayı çalışma,
sektörün hedef pazarlarını çalışma,
sektörü bir ve bütün hale getirerek tüm detayların tıkır tıkır işlediği, eksiğini bilen, adım adım ilerleyen, tarafları güç birliği yapmış, insan kaynağı eğitilmiş, takvimlenmiş, konumlanmış, güç odağı haline gelmiş beraber nefes alan beraber pazarlık yapan akılcı bir yapıya dönüştürme,
… demek…
Ordu’da;
Fındıkta kümelenme yok,
Turizmde kümelenme yok,
Su ürünlerinde kümelenme yok,
Mobilya sektöründe kümelenme yok,
Tekstil sektöründe kümelenme yok,
Lojistik sektöründe kümelenme yok,
Makine imalatı sektöründe kümelenme yok,
Yaylada kümelenme yok,
Tarım kuşağında kümelenme yok,
Şehirlerde kümelenme yok,
Sahil ve denizde kümelenme yok,
Maalesef yerel yönetimlerde de kümelenme yok,
Kıymetli okurlarım, kümelenme olmadan kalkınma olmaz, yerimizde sayarız, hamallık yaparız, fındık gibi dünyanın dörtte birini ülkemizin de üçte birini ürettiğimiz bir üründe bile fiyatları konuşmaya yani hamallığa devam ederiz.
Çözüm gayet net: kümelenmemiz gerekiyor, yani tarladan sofraya, hammaddeden nihai tüketiciye her adımını çalıştığımız hazırlandığımız çok yönlü üretim modeline geçmemiz gerekiyor.
Nereden başlamak lazım derseniz;
İlimizin bir moderatöre ihtiyacı var ki bunun adı sayın başbakan yardımcımız,
Yerel yönetimlerde bir koordinatöre ihtiyacı var ki bunun adı büyükşehir belediye başkanı. Maalesef büyükşehir belediye başkanımız abilik yapması, herkesi her kesimi ve her sektörü kucaklaması gerekirken ulusal arenada ilimizi utandıracak işler yapmaya devam ediyor. 5 yıllık bir dönem için seçilen büyükşehir belediye başkanımızın ilimizin kalıcı bir sorununa çözüm ürettiğini duyan var mı? 3 yıl gitti 2 yıl kaldı, bu 2 yılın son bir yılı seçim hazırlığıyla geçeceği düşünülürse kaldı 1 yıl. Bu 1 yılda ne değişecek hiçbir şey… büyükşehir belediye başkanımızdan istirham ediyorum; ilimizdeki her insan her kurum tam bir hazine ve dokunulmayı dinlenilmeyi bekliyor. Etrafını boşalt ve dış seslere kulak ver, gönüllerde yer edin, 100 yıl sonra hala dua edeninin olduğu işlerin peşinde koştur.
İl müdürlüklerimize bir koordinatör gerekiyor ki bunun adı sayın valimiz. Küçük ölçekli tanıtımların dışında valiliğimizin de bir şey yaptığı söylenemez.
Özel sektörümüze bir koordinatör gerekiyor ki bunun adı ticaret ve sanayi odamız ve ticaret borsamız. Maalesef bu kurumlarımız kendini yönetmekten aciz, çağın gereklerinden uzak ve hem kendilerine hem sektörlerimize hem de ilimize zarar vermeye devam ediyorlar.
Eleştirmek kolay yapmak zor, eleştirdiğim konuların tamamı için tüm yönleriyle düşünülmüş taslak projelerim var ve özetlerini bu köşeden sizlerle paylaşıyorum. Herkesle de paylaşmaya hazırım.
Turizm haftasının içerisindeyiz. Yahu “son bir yılda turizmde neler yaptık ve yaptıklarımız Ordu turizmini nereye taşır” diye bir sorun kendinize. Bana sorarsanız turizm de de diğer sektörlerde de çuvalladık. Kendimizi kandırmaya devam ediyoruz.
Bir örnek vereyim: Ordu da en çok orman var, Arka bölgedeki ilçelerimizin her birinde ulusal uluslararası ölçekte bir AVLAK oluşturmak ve işletmeye açmak 6 ayımızı alır. Bir avlak bile yapamadık, ancak turizmdeki başarımızı konuşuyoruz.
Yarın, turizm için 1 yılda yapılabilecek 100 küçük ölçekli projeyi TURİZMDE 100 ADIM başlığıyla sizlerle paylaşıyorum.