Kanserli hastalara hemen kemoterapi önerilir ve uygulanır. Sözde sağlık sistemi insanlara başka bir alternatif yol bırakmadan insanları korkunç bir baskı mekanizması kurarak çaresiz, kelimenin tam anlamıyla kolsuz, kanatsız bırakarak göz göre göre ölüme gönderiyor.
Dünyada yılda ortalama 7.000.000 insan kanserden ölüyor, Dünya Sağlık Örgütü WHO’nun vermiş olduğu rakamlara göre 2030’da ölü sayısı 12.000.000 civarında olacak.
Kemoterapinin kimyasal olduğu toplum tarafından bilinmektedir. Lakin, gerçek anlamda içeriği bilinmemektedir.
Kemoterapinin içinde birinci ve ikinci dünya savaşında kullanılan SARİN GAZ bulunmaktadır.
Kemoterapi uygulanan insanların bildiğiniz üzere yaşama şansı son derece azdır ve eklemek isterim ki kemoterapi uygulanıp iyileşeceğini yada iyileştiğini zanneden insanların bir süre sonra yaşaması mümkün değildir. Çünkü kemoterapi alan her kim olursa olsun tamamen tahrip olmuş bir bağışıklık sistemine sahiptir.
Kemoterapi kanser hücrelerini yok eder ancak bütün iyi hücreleri de tahrip eder.
Kemoterapide kullanılan SARİN gazın diğer adı Sitotoksik’tir. Sitotoksik’in sözlükteki tarifi hücre zehridir
Ciddi ve sağlıklı bir araştırma yapılırsa, kemoterapinin, toplu cinayetler kapsamına girdiği görülecektir. Çünkü bu bir planın ürünüdür, ileride bu konuya daha detaylı değineceğim.
Sistem yıllardan beri milyonlarca insanı bu şekilde ölüme gönderiyor, buna dur demenin zamanı geldi de geçiyor bile.
Kanser uzmanı Fransiz Profesör Charles Mathe kendisiyle ilgili şu tespiti yapıyor:
”Eğer kanser olsaydım, kesinlikle geleneksel bir kanser merkezinde tedavi olmazdım.”
Almanya da onkoloji bölümünde çalışan doktorlara anonim bir araştırma yaparak soruyorlar; siz kansere yakalanırsanız kemoterapi alır mısınız diye, cevap; % 97′ lik kesim kesinlikle ret ediyor, bu veriler ise yıllar öncesine dayanır.
Almanya da artık doktorlar çok açık şekilde isyan ediyorlar, Dr. Stephan Rastocny kitabında ‘’GESUNDHEİT für ALLE” (tr. HERKES İÇİN SAĞLIK) kemoterapiyi ciddi bir şekilde sorguluyor ve şöyle yazıyor:
‘’Kanser tedavisi için bu kadar zehirli ve çok tehlikeli etkinliği sorgulanabilir olmaktan öte bir ilaca müsaade edilmesi inanılır gibi değildir. Hekimler arasında kemoterapi ile tümör hastalarının %10’unda tümörlerin geçici olarak durdurulabildiği bilinmektedir. En sık görülen tümör tipi olan Karsinomların gerçek bir tedavisi neredeyse hiç gözlemlenmedi. Karsinomlar için kemoterapi kesinlikle uygun değildir“
Doktor Rastocny şöyle devam ediyor:
”Amerikalı bir onkolog bana kanser hastalarına 30 yıl boyunca kemoterapi uygulandığı kendisi ve meslektaşları tarafından ön görülen terapiden iyileşen tek bir hastayı hatırlamadığını söyledi”.
Bir kaç defa kanser hastalığına (meme kanseri, lenf kanseri, kemik kanserine) yakalanan ancak kemoterapi almadan nasıl iyileştiğini anlatan bayanın dediğine bakalım.
İsmi İnka Sattler… Kendisi yıllarca hastanenin onkoloji bölümünde hemşire olarak çalışır; başından geçenleri iki kitap halinde anlatır. Kansere yakalandığında yoğun bir araştırma yapar ve kemoterapiyi kesinlikle ret eder. Çünkü kemoterapi uygulanan hastaların nasıl acılar içinde kıvrandığını çok iyi bilir ve en sonunda 1970′ ler de tezini çıkaran doktor hammer’in tezine ulaşır.
Doktor Hamer, ‘’Die 5 biologischen Naturgestze” (tr. Doğanın beş biyolojik kanunu) isimli bilimsel çalışmasında şöyle anlatır:
”Her kanser veya kansere benzer hastalıklar aniden ve en şiddetli dramatik konflikt (çatışma) şokunun bir sonucudur”.
Bu konuyu bir başka yazımda daha ayrıntılı bir şekilde anlatacağım.
Kemoterapi bu gün bütün dünyada kanser endüstrisidir, milyarlarca dolar gelir getiren bir kaynaktır. Başka bir deyişle; kemoterapi ilaç endüstrisinin para makinesidir, ana itici gücü hissedarların kar ve yatırımlarıdır.
Sadece kemoterapi ilaç sektörüne gelir getirmiyor, kemoterapinin yan etkileri de büyük gelir kaynağıdır.
Bu sistem kendisi hastadır var olan hastalıkların kökten yok edilmesini istemez ve hatta kendi varlığına tehdit olarak görür, bundan dolayı sistem zehir saçan bir sektörden kolay kolay vazgeçmez. İnsanlar körü körüne sistemin aldatmalarına uyduğu müddetçe, sistemde bu holdingleşmiş devasa ve aldatmaca terapiden el çekmez. Onu ayakta tutmak için her türlü yalanı uydurup insanlara yutturmaya çalışır.
Çok açık söylemek istiyorum, tıbba karşı değilim. Tıbba hepimizin ihtiyacı var. Ancak tıp belirli güçlerin elinde insanlara zarar veriyor. Bunu durdurmamız gerek.
Bu dogmatik mantıktan kurtulmamız gerek.
Kemoterapinin Yan Etkileri:
Sindirim sistemini bozduktan sonra ishal, kabızlık, mide bulantısı ve kusma baş gösteriyor. Kalp yetmezliği, yorgunluk, bitkinlik, halsizlik, yumurtalıkların ve testislerin zarar görmesi nedeniyle doğurganlığın bozulması… Kemik iliğini yok etmek ve her türlü mukoza (ağız, geniz, yemek borusu) iltihabına ve büyük saç dökülmesine yol açmakta. Bu saydığım yan etkilerden sadece birkaç tanesidir.
Kansere yakalanmış kemoterapi almadan tedavi yöntemleri vardır. Hatta kemoterapi alıp iyileşemeyenler için de tedavi yöntemi mümkündür. Bu tedavi yöntemi yurtdışında yapılıyor ve çok masraflıdır. Bu konuyla ilgili benimle irtibata geçmeniz gerek.
Lütfen körü körüne herşeye inanmayın. Herşeyi sorgulayın. Benim yazdıklarımı ve söylediklerimi de sorgulayın.
Sizden ricam, bu bilgileri herkesle paylaşın ki, insanlar bu gerçeği öğrensin.
Ayrıca Youtube sayfamda yaklaşık 10 dakikalık videoları da paylaşırsanız sevinirim:
https://www.youtube.com/channel/UCTEofdCkM-laDqDZa_4e6yQ?view_as=subscriber
https://www.youtube.com/watch?v=NP_NDOahpiY&feature=youtu.be