Elime kalemi aldığımda, mektup yazma adına inanın ki heyecanlandım. Öyle ki, heyecanım satırlara değil, sayfalara da sığmayacağını zannettim. Yılların biriktirdiği, neşe ve hüznü bir arada yaşamaktan geliyordu heyecanım. Fakat özgürce düşünüp neşe ve hüznü birbirinden ayıramazsan, üstüne üstlük saygınlığı da eksik etseydim istenmeyen mecralara savrulurdum. Bu durumda yaşantımın bir değeri kalmayabilirdi. Çünkü özgüven sessizce aradan çekilirse, yaşantında çeşitli problemler gerçekleşirdi.
Dünya ve ayın güneş ile ilgili hareketinde milyonda bir de olsa dengesizliğin olmaması gibi. Kişinin fonksiyonlarında da dengesizliğin olmaması gerekirken, gerçekleşen dengesizliğin nedeni ne olabilir?
Bu durumda olan kişiler, “Eskiden böyle değildim.” Diyerek sitem ederler.
Eskiden hava, su ve besin maddeleri doğaldı. Toprak anaydı, insanlara. Farkında olmasak da bu doğallık ve toprak ana, vücut sistemlerinin fonksiyonel düzenini koruyordu. Bugün özlenen de bu koruma olayıdır.
Günümüzde kişilerde fonksiyonel ve yapısal bozukluklar, toplumda da yaygın olarak görülmektedir. Toplumda görülen bu bozukluklarla ilgili bilgiyi çeşitli kurumlardan öğrenmek mümkündür. Hava, su ve besin maddelerinin doğallığı bozulmuştur. Bozulma olayı; hava kirliliği ve çeşitli atıklardan kaynaklanmaktadır. Bitki örtüsünün etkinliğinin de azaldığı yerde, bu tür bozukluklar daha çok ortaya çıkmaktadır.
Kardeşim, deniz kenarında maç yaptığımız arkadaşlardan biriyle karşılaştım. Tanıma faslı epey sürdü. Ne kadar değiştiğimizi bir kat daha fark ettim. Maçtaki diğer arkadaşları parmaklarımla saydım. İki parmağım havada kaldı. İkisinin izine beyin kıvrımlarında rastlamam mümkün olmadı. Üzüldüm, ama unuttuğumu, çaresiz kabullendim. Arkadaşa, kardeşim olsa bilirdi dedim.
Arkadaş yaz tatilinde seni görmek istiyor. “Bu yıl çocukluğumun geçtiği yerleri ziyaret edeceğim. Çocukluktaki gibi denize elbiseyle gireceğim. Sıcak somun ile üzüm yiyeceğim.” Diyor. Arkadaşa kaç yıldır gelmedin? Arkadaş “Otuz yıl” olduğunu söyledi. Ona, üzülmeni istemem ama sahilin güzelliği kalmadı. O güzelliklere ait meltemin yerinde betonlaşma esiyor. Beşik dağının tepesi bile betonlaştı. O tepe, Beşik dağı olmaktan çıktı, kesik dağı oldu.
Geçen o güzelim yıllardan bugüne bir mektupla geldik gidiyoruz.
Bir mektup ki, anılara özlem.
Kâğıt üzerinde de olsa kendimize geliyor, yaşantımızın her anını hatırlamak istiyoruz.
Mektup heyecanını daha kısa sürede yaşamak istiyorum.
Sağlık ve mutluluk ve iyi günler diliyorum.