11. BÖLÜM VE 2. KISIM
BEŞ AYDA OLUP BİTENLER
Kars’a varır varmaz balları İstanbul’a gidecek otobüsün yazıhanesine indirdik. Nuri yaptığı işin bedelini aldıktan sonra çekip gitti. Ne var ki, eniştemin almış olduğu siparişin çok eksiği vardı. Bu eksiği tamamlamam gerekirdi. O nedenle de Kars’taki balcıları tek tek dolaştım. Bu dolaştıklarımın içinde, bal alım işini yapan öğretmen Mecit Beyle karşılaştım. Bir takım durumlar üzerinde söyleşirken, benim istediğim kalitede balın az sonra kendisine geleceğini söyledi. O’nun sözüne güvenerek balların gelişini bekledim. Kısa bir zaman sonra ballar geldi. Gelen bu ballarla ilgili testlerimi yaptıktan sonra, almaya karar verdim. Balların tamamı İstanbul’a götürmem gerekenden çok fazlaydı. Ama hiç de önemli değildi. Çünkü ballar çok kaliteliydi. Hemen bir marangoz haneye gidip istediğim uygunlukta kasalar yaptırdım. Bu balları a oracıkta bal kasalarına yerleştirdim. Vakit kaybetmeden İstanbul’a gideceğim otobüsün yanına götürerek, tamamını otobüsün bagajına yükledim. Bütün işlemleri tamamladıktan sonra, İstanbul’a hareket ettim. Yirmi saat sonra, Kartal köprüsü ayağında otobüsü durdurarak, götürmüş olduğum balları indirdim. Yoldan geçmek üzere olan bir kamyoneti durdurarak, bal kasalarını kamyonete yükleyip, eniştem vermiş olduğu adrese götürdüm. O adreste bulunan boş bir dükkâna indirip, anahtarını alarak, eve gittim. Yaptığım işten çok mutluydum. Kazasız belasız bir işi başarmıştım. Akşam eniştem geldiğinde, balın gelmesinden çok mutlu oldu. Bunu kutlamak gerekir deyip, çıkıp gitti. Aradan geçen bir zaman sonra, eli kolu dolu bir vaziyette geldi.
Bacıma bak Sebiyet, hoca bu balları getirmemiş olsaydı, ben sıfır adam olurdum. Şimdi sıfır adam olmaktan kurtuldum. Bak şimdi getirmiş olduğum bu yemekliklerden bize hazırlayıp bir sofra donat. Biliyorsun ben içki kullanmam. Ama hocaya bir rakı aldım, o içsin bende seyredeyim. Bu harika günü kutlamış olalım, dedi.
Bacım ses etmeden, getirilen malzemeleri aldığı gibi mutfağa daldı. Aradan geçen bir saatlik zaman sonrasında, sofranın hazır olduğunu ve buyurun yemeğimizi yiyelim dedi.
Hep birlikte oturma odasından kalkarak, salona geçtik. Salondaki masada yok yoktu. Çok mutlu olmamın yanında, vermiş olduğum zahmetten de utandım. Ya enişte, bu kadar masrafa ve zahmete ne gerek vardı, dedim.
Boşver hoca, bırak bu sözleri. Yemeğimizi yiyip keyfimize bakalım. Sen beni “Nal ile mıh arasında dolaşan bir karınca olmaktan kurtardın.” Sözüm yere düşmedi. Şimdi sen rakını iç, bende ayranımı yudumlayacağım, dedi.
Uzunca bir sohbetten sonra, rakım bitmişti. Artık uyku vakti çoktan gelip geçmişti. Hep birlikte masadan kalktık, ben hazırlanan yatağa giderken, onlarda yatak odalarına varıp gittiler.
Birkaç gün içinde de tüm siparişlerin tartılarını yaptım ve sipariş verenlerin adlarını, üzerilerine yazdım. Artık işim çok kolaydı. Yapmış olduğum bu ayarlamanın listesiyle birlikte, birim fiyatlarını da kız kardeşime ve enişteme verdim. Eniştem sipariş aldıkları kimselere balın geldiğini bildirdi. Bal siparişini veren kişiler o gün, mesaisinin bitişi sonunda, verdiğim adrese gelip, ballarını alıp gidiyorlardı. Bu yapılan işlemde hiçbir sıkıntı söz konusu olmadı. Nedenine gelince yıllardı bu uygulamaya alışmışlardı. O nedenle, maaşlarını aldıklarında, ödemelerini enişteme veriyorlardı. Eniştemde bacıma veriyor, oda aldığı parayı yastığının altında saklıyordu.
Bu alınan siparişler bu şekilde icra edilirken, sipariş fazlası götürmüş olduğum balın satış telaşsı başladı. Fazladan götürmüş olduğum balarlıda kısa zamanda paraya çevirmem gerekirdi. Baktım ki olacağı yok, yanıma numune alarak belli mekânlara balın kalitesini ve hakiki çiçek balı olduğu tanıtımını ve pazarlamasını yaptım. Böylece almış olduğum siparişleri durumuna göre, günlük olarak satış işlemlerini gerçekleştirmiş oldum. Eniştemin yardımı ve gayreti sayesinde, yeteri kadar param olmuştu. Elde ettiğim kâr ve kendi malımın satışı, beni hiçbir kimseye muhtaç etmeyecek kadardı. Balların getirisinin hesabını yaparken, öğretmenlik işine noktayı koymayı da aklımdan geçirmeye başlamıştım. İşte tam bu süre içinde, kumpasçıların da boş durmadığını öğrendim. Bunların içinde yer alan İ. Adındaki şahıs, kendi akrabalarından iki öğretmen dâhil birçok kişiyi ihbar etmişti. Ben bu ihbarı öğrendiğimde yıkıldım. Ne suçsuz günahsız bu iki öğretmeni ihbar eder. Bu iki öğretmen beni kadar Atatürkçüdürler. Birisi okul arkadaşımdı. Aynı zamanda, her ikisinin de okul müdürlüğünü yapmıştım. Benim gibi sapına kadar, Atatürk sevdalısıdırlar. Onların başka bir bilgiye sahip olmayacaklarına ben tanıktım. Ne yazık ki bende bu soysuzların yüzünden, köyümü ve okulumu terk etmiştim. Ancak, ihbarcıya beni de dâhil etmek istemelerine karşın kabul etmediği ve listeye dâhil etmek isteyenlere karşı çıkmış olduğunu öğrendim. Benim için Karşı çıkış nedeni eşimin akrabası olmasıydı. O yetmemiş gibi Şahnalar Tabur Komutanı, benimde adımı listeye dâhil edilmesini ısrarla istemesine rağmen, İ. bu teklifi kabul etmiyor. Mürsel denilen öğretmen, komünist bir şahıs değildir diyor. Bu sözü üzerine, binbaşı kızgınlık geçirerek İ.’e birkaçta tokat vuruyor.
Bu geniş bilgiyi bana gönderilen bir mektupla öğrenmiş oldum. Köyde işler çok karışık, asla ve asla gelmemem isteniyordu. Benimde yapacağım başka bir durum kalmamıştı. Tek yapılması gereken bir durum, haksızlığa uğradığımı belgeleyip, ya göreve dönmek ve ya istifa edip yeni bir yaşam kurmaktı. Bu vesileyle, her olayı bire bir yazmaya ve öğretmenlikten istifa etmeye karar verdim. Bu çalışmayı yaparken, köyde olup bitenleri de izlemeye başladım. Bu arada köydeki bana karşı kurulmak istenen yeni kumpaslarda var olanların hareketlerini öğrenmiş oldum. Ne var ki İ. anlamsız bir dolduruşa getirilmiş ve bu dolduruştan istifade edenler, suçsuz günahsız olan bu öğretmenleri ve bazı kişileri ihbarcıya kabul ettirmişler. Bütün bu haberlerin sonucunda, son kararımı vermiş oldum. Artık uzun bir süre İstanbul’da kalmaya karar verdim.
O günden sonra sürekli olarak yer değiştirdim. Her gün kız kardeşimin evinde de kalmadım. Değişik yerlerde ve otellerde kalmaya başladım. O sürede, bana istinat edilen asılsız suçlamaları ve iftiraları yazmaya başladım. Ahlaken hiçbir değeri olmayan ve asılsız suçlamaların reddini ilk sorgulamada yapmıştım. Bu durumun ispatı içinde, hakkımda yapılan ve daha da yapılmak istenen suçlamaları kaleme aldıktan sonra aradan geçen altı ay sonra işlerinde azda olsa yatıştığını hissedince, istifamı sunmak üzere, Kars’a hareket ettim.
DEVAM EDECEK
Mürsel ADIGÜZEL
Eğitimci Yazar ve Şair