2.BLÜM, 2.KISIM
Adıgüzel ile Gülçiçek aşkının devamı.
Kızlar o gün piknik yapmaya çiçek toplamaya, gezip dolaşmaya çıktıklarından, yanlarına bir takım yiyecek ve içeceklerini ve su tasını da almışlar.
Yardımcısı su tasını alarak, pınardan suyu dolduruyor. O anda, Han kızı su dolu tası yardımcısının eline alarak, sen dur bu delikanlıya suyu ben götürüp vereceğim, der. Hemen de su dolu tasını Adıgüzel’e vermek üzere yanına gider. Sol eliyle atının yularını tutarken, sağ eliyle de su dolu tası Adıgüzel’e uzatıverir.
Adıgüzel su dolu tası alır ve tastaki suyun tamamını içer. Suyu içip ağzını sildikten sonra, su gibi aziz ol deyip, tası Han kızına uzatır. Gitmek için atının yularını çeker. Atı harekete geçmeyince, bir anda şaşkınlaşır. Bir de ne görsün, atın yuları Han kızı tarafından sıkıca tutulmuş olduğunu görüyor. Bu tanımadığı ve kim olduğunu bilmediği kızın, neden gitmesine izin vermediğine de bir anlam veremiyor. Bu davranış üzerine, izniniz olursa gideyim, der.
Han kızı, hayır ben kendimi tanıttıktan sonra, gitmene izin vereceğim. Ben karşıda gördüğün o şatonun sahibi ve bu bölgenin güvenliğini sağlayan Han’ın kızıyım. Bu kızda benim hizmetimde olan kızdır. İkimiz zaman zaman birlikte gelip bu pınar başında oturup dilek tutarız. Bugünde gelip, çeşitli çiçekleri topladık. Sonrasında da yemeğimizi yedik ve suyumuzu içtik. Ardından dileğimi tuttuk. Siz geldiğinizde ben tuttuğum dileğimi yardımcıma anlatıyordum. İşte tam o anlatım anında seni başımızın üstünde bizleri seyreylerken gördüm. Ben o anda tutmuş olduğum dileğim aklıma geldi. Tuttuğum dileğim de, âşık olacağım erkek karşıma çıksın diyeydi. Şimdi şaşkınım! O anda tutmuş olduğum dileğimdeki erkek, siz olmalısınız. Tutmuş olduğum dileğim Tanrı katında kabul edilmiş olmalıdır ki, sizi karşıma çıkarmış oldu, diyor.
Adıgüzel, han kızının anlatımına daha çok şaşırır ve ağzında dilinin kuruduğunu hisseder. Susuzluğunu gidermek ve kendine gelmek için, Han kızından bir tas su daha ister.
Han kızı pınara gidip, tası doldurup getirir. Tası Adıgüzel’e uzatıverir.
Adıgüzel, su dolu tası Han kızının elinden aldıktan sonra, diğer eliyle de Han kızının elini tutuverir. Tutma anında sanki yüreği ağzından çıkacakmış gibi bir duyguya kapılır. Yüreği güm güm çarpmaya başlar. Yanakları al al kıpkırmızıya döner. Vücudunun tiril tiril titrediğini hisseder. O anda çok farklı bir dünyada olduğunu düşünür. O heyecan içinde, su dolu tası, yere düşürür. Tasın elinden kayıp yere düşmesine haddinden fazla utanır.
Kendini toparlar ve N’olur kusura bakmayın, bir anlık dalgınlıktan tası düşürdüm! Zahmet edip getirmiş olduğun suyu da dökmüş oldum! Çok beceriksiz biriyim. Size karşı çok mahcup oldum, der!
Han kızı da aynı hisleri yaşadığından, ne diyeceğini bilemez. Tası yerden alır ve tekrar pınara gidip tası doldurup getirir. Bu kez düşürmeyin diye de takılır! Başını geriye çevirip baktığında, yardımcı kızın kendilerini izlediğini fark eder. O izlenme karşısında şaşkınlaşır. O şaşkınlık içinde, ne bakıp duruyorsun? Hemen toparlan gidiyoruz, der.
DEVAM EDECEK
Mürsel ADIGÜZEL
Eğitimci Yazar ve Şair