6.BÖLÜM VE14. KISIM
Ağanın atı beni kurtardı ama, kendini kurtaramadı.
Şefik Ağa anneme hitaben, bak anneciğim, sizler bize emanetsiniz. Oğlunun yaşadıklarına hepimiz üzüldük. Ama çok şükür bu anda yaşıyor. Ben elimden gelen neyse yaparım. Yapmaya da devam edeceğim. Bundan emin olmanızı istiyorum. Yeter ki öğretmenimiz sağlığına kavuşsun, dedi.
Annem de teşekkür eti.
Aradan gecen bir kaç saat sonra, yol açan makinelerin eşliğinde, doktor ve sağlık memuru geldi.
Doktor gerekli muayenesini yaptı ve gerekli olan ilaçları verdi. Ağanın getirdiği yemeği yedikten sonra, bana bir hafta istirahat rapor yazio, gitti.
Doktorun gitmesiyle birlikte, ağa ve adamları da gittiler.
Evde bulunanların gitmesi sonucunda, kullanmam gereken ilaçları kullandıktan sonra uyumaya çalıştım. Gözümü açtığımda ikinci günün akşamı olduğunu öğrendim. Muhtar bekçi bağırtmış, bir hafta okul yok demiş. Tabi bu arada benim hasta olduğumu da ihmal etmemiş. Böylece öğrencilerim ve köylülerde, yaşadıklarımı duymuş oldular. O hafta içinde yığınlar gelip gitmeye başladı. Her gelen elinde kendi evinde olandan yapıp getirme yarışına girmiş gibi, hafta boyunca gelip gittiler. Hafta sonu gelmişti yol açık olduğundan, doktor sağlık ocağına gelmişken bana da uğradı. Gerekli muayenesini yaptıktan sonra, ayak parmaklarımın üstünde meydana gelen kabarcıkları gördü. Bunların donmadan kaynaklı olduğunu ve önlem alınmadığı takdirde, kapartısı olan parmaklarından bazıları kesilebilir. Bu durumun önüne geçebilmem için on beş günlüğüne izinli olarak İzmir’e gideceğim, senim durumumu hocama aktaracağım, yazacağı ilaçları alıp getireceğim. Ben gelinceye kadar imkânlarımız dâhilinde bazı ilaçları göndereceğim, dedi.
Ertesi gün ilaçları gönderdi, sonrada bana söylediği gibi, sözünde durdu. İzmirden bir torba ilaçla geldi. O ilaçlar sayesinde bir kaç ayak parmaklarım üzerindeki yaralar iyileşti. O parmaklarım kesilmeden kurtuldu. Ne var ki donma geçiren kılcal damarlarım hâlâ kurtulamadı.
Pazartesi günü görevimin başındaydım. İlaçlar sonuç vermiş, her hangi bir dengesizlik yoktu. Öğleden önce bir, iki ve üçüncü sınıfları, öğleden sonrada dört ve beş inci sınıfları okutuyordum. Yani asil ve vekil çalışıyordum. Görevimi okul paydosundan sonra, ağaya teşekkür ziyaretine gittim.
Şefik Ağa beni her zamankindan daha hoş karşıladı. Çok mutluydu. Benim sağlığıma kavuşmamdan dolayı fazlasıyla sevinmiş görünmekteydi. Her zaman olduğu gibi, beni kendi oturduğu yere oturttu. Duyanlar geldi, içlerinden elimi öpenler oldu. Kardeşi oğlu ve aynı zamanda öğrencim Ahmet’te içeri girdi. Öğretmenim sana bir şey söyleye bilir miyim? Dedi.
Tabi ki söylerisin dedim.
Bak öğretmenim, seni ölümden kurtaran atımız var ya demesiyle birlikte, Şefik Ağa “kıro pisakine “ demesi bir oldu.
Ben hadi Ahmet’im, söyle bakıyım ne oldu beni kurtaran ata dedim.
Şefik ağanın yüzüne baktı, ağlayarak o atı ağam tapancısıyla başına vurarak öldürdü, dedi.
Ben şaşkındım ve nasıl olur diye dalıp gittim.
Şefik Ağa, Ahmet’e kızarak ben demedim mi bu ailemizde sır olarak kalacak. Bu durumdan öğretmenin haberi olmayacak.
Tabi iş işten geçmiş durum açığa çıkmıştı. Nasıl olduğuna açıklık getirilmesini istedim. Hatta hayatımı kurtaran atın yerine, size bir at bedeli vereceğim dedim.
Tabi bu düşünceme Şefik Ağa gönül koydu. Öğretmen Bey bu hadiseyi duymanız bir hatadan mütevellit oldu. Asla duymanıza izin yoktu. Çocuk hata yaptı. Aslında ben mahcup oldum. Sanki duyuruyu çocuğa yaptırmışız gibi bir durum ortaya çıkmış oldu. Ne olur sun bir daha bu konuyu açma, dedi.
Ancak öğrenmem gereken bir durum vardı, nasıl olduğunu Israrla sormak zorunda kaldım.
Peki, tamam sormamama şerh koydunuz, ama atın neden kafasına kurşun sıktınız. Bari onu anlatında içim rahat etsin, dedim.
Şefik Ağa yerinden doğrularak, peki o zaman anlatayım. O gün Sizin yaşadıklarınızı ve neler yaptığınızı zaten bana anlatmıştınız. O raya kadar anlatmama gerek yok. Hizmetkâr sabah erken bana geldi. Ağam at yerineden kalkmıyor, dedi. Bende ahıra indim sağını solunu kurcalattım baktım ki maalesef atım seni kurtarmayı başardı. Ancak akendini kurtarmaya şansı yoktu. Atın acı çekmesini istemediğimden, bir anda ölmesi için kafasına bir kurşun sıktım. Mesele bundan ibarettir, dedi.
İşte o an, dünya üzerime çöktü. Ağanın atı beni kurtardı ama, at kendini kurtaramadı.
DEVAM EDECEK
Mürsel ADIGÜZEL
Eğitimci Yazar ve Şair