Zenginlerin daha zengin, yoksulların daha yoksul olduğu ve açların hayatını kaybettiği adaletsiz bir dünyada yaşıyoruz. Gelir dağılımında bu adaletsizlik ve israf, beraberinde bir başka sorun olan açlığı gündeme getiriyor. İnsanın en temel ihtiyacı olan yeterli ve dengeli gıdaya erişim her dönemin en önemli konularından birisi. Mevcut global kapitalist ekonomik düzen adaletli bir dağıtımı gerçekleştirmiyor. Tam tersine maddi imkânı olanların aşırı tüketimini de teşvik ediyor. Türkiye’de bir günde İzmir nüfusu kadar ekmek israf ediliyor. Dünyanın en temel sorunlarından birisi olan açlık, insanlığı tehdit ediyor. Gereksiz, amaçsız ve yararsız aşırı tüketim ahlaki bir problem durumunda.
Ülkemize karşı ekonomik bir saldırı devam ediyor. Dolar bazında Türk ekonomisine yapılan saldırı savaşa dönüştü dersek yanlış olmaz. ABD Başkanı Tramp’ın başlattığı bu savaş genişleyerek ve artarak devam edecek gibi…. Bize düşen ülkemize ve ülke ekonomisine sahip çıkmaktır. Bunun yolu da birlik ve beraberlikten geçiyor. Bir ve berber olursak aşamayacağımız hiçbir engel yoktur.İşte size bir örnek: 15 Temmuz ve Çanakkale savunması….
TL’nin dolar karşısında düşüşe geçmesi birçok ithal ürünü etkileyecek biz istemesek de ciddi mana bir fiyat artışı olacaktır. Bu da maliyetlere ve ithal ettiğimiz malların zamlanmasına sebep olacaktır. Belki de arzu etmediğimiz halde tüm ürünler zamlanacak ve vatandaşın cüzdanına yansıyacaktır. Nitelik pek çok markette ürün etiketlerine bu zamlar yansımış durumdadır.
Dolar’da suni oluşturulan artışlar Türk ekonomisini etkileyeceği için bizim de bir dizi tedbir almamız gerekiyor. Tabi ki başta fiyat denetimlerinin sıklaştırılması. Yastık altındaki paraların ekonomiye kazandırılması, dolar ve euro bozdurularak TL nin kullanımının teşvik edilmesi, uzun bir süre yerli malların kullanılması ve ABD mallarına boykot uygulanması gibi tedbirler almamız gerekecek. Yerli ve milli malların kullanımı oldukça önemli, bir önemli konu daha var o da kamuda ve tüm devlet birimlerinde israfın önlenmesi!… Panik ve telaş ülkeyi ekonomik krize götürür. Herkes fedakarlık edecek.
Biliyoruz ki, kamuda devlet satın alma ve kiralama suretiyle mal alımına gidiyor. Ayrıca devlet dairelerinde harcamalar yoğun şekilde devam ediyor. Başta TBMM olmak üzere, vekillerimiz, Cumhurbaşkanımız, Bakanlarımız kamudaki bu israfı aza indirmek için ciddi bir ekonomik tasarrufa gitmek zorundadır. Rakamlar üzerinden konuşmak istemiyoruz. Şüphesiz ki bilinen ve telaffuz edilen meblağlar var. Bunların bir kısmı gerçek bir kısmı da hayali… Ama ortada gerçek olan başka bir konu var ki: o da kamudaki israfın oldukça fazla oluşu…
Hem özel sektörde hem kamuda ciddi manada israf devam ediyor. Bu israfın önlenmesi şart. Malum israf haramdır; mal ve zaman kaybıdır. Hem devlet kaybediyor hem de ülke insanı kaybediyor. Tasarruf yapmak hem ülkemize hem de kesemize katkı sağlayacak ve ekonomik savaşı kazanmamıza vesile olacaktır. Sadece yerli malları kullanmak ve TL nin itibarını korumak için yetmez. İsrafın ve lüzumsuz harcamaların da önüne geçmilmesi gerekir.
Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, bakanlarımız, TBMM üyeleri, valiler, kaymakamlar, belediye başkanları ve tüm yetkili birimler israfın önlenmesi ve tasarruf politikasının hâkim kılınması için ciddi tedbirler almak ve uygulamaya koymak zorundadır. Bu ülke ekonomisi için oldukça önemli bir adım olacaktır.
Ayrıca vatandaşımızın günlük yaşantısını ve harcamalarında da karşılaştığımız israflar oluyor. Bu durum vatandaşı ilgilendiriyor gibi olsa da sonuçta devleti ve top yekun milleti ilgilendirir. Maalesef halen devletin satın aldığı birçok ürün dolarla ülkemize giriş yapıyor. İthalat kadar mal ihraç edemezseniz ekonomide açık verirsiniz.
Bize düşen de devlete yardımcı olmak. Devleti ve milletiyle top yekun bir tasarruf ekonomisine gitmek durumundayız. Tabi ki bunda öncelik devlet kurumlarından ve devlet adamlarımızdan başlamalı. Kamu harcamalarında ciddi bir tasarrufa gittiğimizde göreceğiz ki; milletin eli bollaşacak ve ekonomide bir rahatlama sağlanacaktır. Devlet istatistik kurumunun ya da özel kurumların israf konusunda yapmış oldukları anket ve istatistiklere bakmak bizi uyarmaya yeterli olacaktır sanırım…
Dünyanın en önemli sorunlarından biri milyonlarca insanı yerinden eden açlık. Yaklaşık 800 milyon insan açlıktan etkileniyor, 1.2 milyar insan susuzluk sorunuyla boğuşuyor. Geleceğe dair senaryolarda mevcut kaynakların yetersiz kalacağı, gıda ve su savaşlarının çıkacağı öngörülüyor. Önümüzde böyle karanlık senaryo varken günümüzün bir diğer önemli sorunu: İsraf.
Gıdanın yaklaşık üçte biri yani 1.3 milyar tonu her yıl çöpe gidiyor. Avrupa’da yıllık 4 milyon ton giysi israf ediliyor. Türkiye’de bir günde çöpe atılan ekmek miktarı İzmir nüfusu kadar (4.3 milyon). Prof. Dr. Aziz Akgül, “Dünyadaki gıda israfının üçte biriyle halihazırda bütün insanları doyurmak mümkün olabilir” diyor. İnsanlık, israf ettiği su, gıda, enerjiyle aslında geleceğini tüketiyor.
Sözün özü şu: Kamuda ve devlet dairelerinde ciddi bir israf söz konusudur. Bunların önüne geçilmelidir. Vatandaş da kendi önlemini almalı ve israfa karşı duyarlı hale gelmelidir. Yeli ve milli ürünleri kullanmak başta olmak üzere yabancı malların alımı ve dolar bazında ticaretin azaltılması konusunda da duyarlı olursak bu ekonomik savaşı biz kazanacağız inşallah… 21. Asra Türk damgasını vurmak için her konuda güç birliği yapmalı, Türk- İslam dünyasını uyandırıp tel çatı etrafında toparlamalıyız…Bu çatı Türk ve İslam Birliği çatısıdır.