Geçmiş yıllardaki israf ve yandaşları kayıran yönetim nedeniyle yerel yönetimler özellikle de büyükşehir belediyeleri ağır bir borç yükü altındalar. Örnek vermek gerekirse, Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin borcu 3,5 milyar TL, aylık sabit gideri 108 milyon TL, aylık geliri ise 80 milyon TL’dir 2019 yılında merkezi hükümetin vergi tahsilatları düştüğü için Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin aylık gelirleri 73 milyon TL gerilemiş durumdadır.
Bu konuda Mersin Büyükşehir Belediyesi tek örnek değildir, Büyükşehir belediyelerinin tamamı bu durumdadır. En güçlü mali bünyeye sahip olduğu düşünülen İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin toplam borcu 28,8 milyar TL, 2019 yılı bütçe açığı en az 7,2, vadesi geçmiş borçların toplamı ise 5,8 milyar TL. Kasasında bulunan para ise sadece 7 milyon TL’dir. Tam anlamı ile bir enkaz söz konusudur. İBB iliklerine kadar sömürülmüştür.
2011 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı şirketlerde 12.092 kişi istihdam edilirken, bu rakam 2018 yılında 53.481’e çıkmıştır. 2019 yılında kayyum vali döneminde işe alınan 2.500 yeni işçi ile birlikte belediye şirketlerinde çalışan sayısı 56.000’e İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde çalışanların toplam sayısı ise memur ve kadrolu işçilerle birlikte 85.000’e yükselmiştir. İBB, AKP’nin çiftliği olmuştur. Halkın parası, yandaş asalaklara aktarılmıştır.
Son sekiz yılda İstanbul’da nüfus, belediye şirket sayısı, belediye şirketlerinin cirolarındaki dolar bazındaki artık oranı %15-20 dolayında olurken, belediye şirketlerinde çalışan sayısı %363 oranında artmıştır. Ve hala bu yağma düzeninin devamı için diretilmektedir.
1– Çevre, enerji, hizmet, gıda, bilgi teknolojileri, inşaat ve ulaşımdan oluşan 5 farklı alanda her konuda faaliyet göstermekte olan 28 şirkette %364 oranında artan işgücüne ve 56.000 kişiye ulaşan istihdama rağmen. Belediye şirketleri İstanbul Büyükşehir Belediyesinden aldıkları işlerin büyük bir bölümünü 4734 sayılı ihale kanunun 3-g maddesine göre ihaleye çıkıp 3.kişilere devretmektedir. Kaynaklar açıkça ve fütursuzca hortumlanmıştır.
Belediye şirketleri için getirilen 4734 sayılı ihale kanununda 3 g istisna düzenlemesi ile belli bir parasal değere kadar yaklaşık maliyeti ve sözleşme bedeli (2019 yılı için 13.857.591 TL) Türk Lirasını aşmayan mal veya hizmet alımlarında ihaleye çıkmadan hizmet alımına imkan sağlanmaktadır. Söz konusu ihale yönteminde kurumun davet ettiği kişi kim ise sadece o katılabiliyor ihaleye. Böylece serbest rekabet ortamının olmadığı bir süreçte ihaleler yandaş şirketlere devredilmiştir. Tam anlamı ile bir vurgun ve hortumlama düzeni hakim kılınmıştır.
2– 2011 Yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi envanterindeki binek araç sayısı 600’ü kiralık olmak üzere 808 adet iken, 2018 yılında bu rakam 1600’ü kiralık olmak üzere 1.717’e yükselerek %120 oranında artmıştır. İETT(150) ve İSKİ(874) bulunan binek araçları dahil edildiğinde sayı 2.741’e yükselmektedir. Söz konusu araç sayısı belediye şirketlerini kapsamamaktadır. Belediye şirketleri dahil edildiğinde İstanbul Büyükşehir belediyesi bünyesindeki binek araç sayının 7.500 yükseldiği, 6.000 adedinin ise kimin nerede kullandığının bilinmediği ifade edilmektedir (Bunların AKP’nin hizmetine verildiği şüphesizdir.)
a) İstanbul Büyükşehir Belediyesinde araç saltanatı kiralık araçlarla sınır değildir. Bunun yanı sıra İstanbul Büyükşehir Belediyesinden ihale alan müteahhit firmalardan işin büyüklüğüne göre ihale süresince belediye yetkililerinin kullanımı için alınan sayısı belirlenemeyen araçlarda vardır.
b) İzmir’de 4.500.000 vatandaşa hizmet veren ticari taksi sayısının sadece 3.000 adet olduğu dikkate alındığında, kamu kaynakları ile yapılan araç saltanatının İstanbul Belediyesinde ne noktaya geldiği daha iyi anlaşılacaktır. İsraf ve saltanatın boyutları görülecektir.
c) Son 15 yılda söz konusu araçların kimlerden kiralandığı, ne kadar ödeme yapıldığı, araçları kiralayan firmaların AKP iktidarı ile olan ilişkisi, sahip oldukları medya kuruluşları, araştırıldığında esas amacın İstanbul Büyükşehir Belediyesinin ulaşım sorununu çözmek olmadığı görülecektir. (Bu yüzden, eski yönetimler istifa etmemektedir.)
3– Mülkiyeti İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait olan ve emlak değerleri milyar dolarlarla ifade edilen Hidiv Kasrı, Sarı, Pembe, Beyaz, Malta köşkü gibi birçok tarihi yapıyı boğaz kıyısında ve İstanbul’un birçok noktasındaki turistik tesis ve kafelerin işletmeciliğini yapan Belediye şirketi BELTUR’UN 2018 yılı cirosu 264.464.269 TL olup ticari karı sadece 130 bin TL’dir. Bu durum, tam bir rezalettir.
4– İstanbul büyükşehir Belediyesi’nin sahip olduğu 602 noktadaki 100 bin araç kapasiteli açık ve kapalı otoparkların emlak değerleri 4 milyar dolar olarak ifade edilmektedir. Söz konusu otoparkları işleten işçilikten başka hiçbir gideri olmayan İSPARK’IN 2018 yılı cirosu 357.665.799 TL olup, ticari karının cirosuna oranı %1’dir. (Bir başka örnekte Hamidiye memba suları işletmesidir.)
a) İstanbul Büyükşehir Belediyesi sahip olduğu milyar dolarlık gayrimenkul ve işletmelerinden yıllık 5 milyon TL gelir elde edemiyor. Zira; çoğu yandaş kişi ve kuruluşlara peşkeş çekilmiştir
b) İstanbul Büyükşehir Belediyesi toplu taşım hizmeti aldığı özel halk otobüsü işletmecilerine 7-8 aydır düzenli ödeme yapamazken, yandaş vakıflara ve cemaatlere ise milyonlarca TL kaynak aktarılmıştır.
5– Büyük bir kısmının temeli 2015 yılında atılan 17 raylı sistem projesinden 32 km uzunluğundaki 2 hattın (projenin) 2018 yılında toplam uzunluğu 166 km olan 15 hattın (projenin) ise 2019 yılında hizmete alınması planlanmıştır. Maalesef raylı sistem projeler için geçmiş yıllarda yeterli mali kaynak bulunamadığından 2018 ve 2019 yılında hizmete alınması planlanan raylı sistem projelerinin tamamlanması için ihtiyaç duyulan mali kaynak 10 milyar doları bulmaktadır.
6– Sayın Ekrem İmamoğlu’nun işi gerçekten zordur. Bir yandan geçmişin borçlarını ödeyecek, öbür yandan yarım kalan yatırımların tamamlanması için milyarlarca dolarlık mali kaynak bulacaktır. (Bu arada, iktidar tarafından devamlı olarak engellenecektir) Bizim Sayın Ekrem İmamoğlu’na önerimiz;
a) Geçmişte İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde yaşanan tüm israfları, usulsüzlükleri, yolsuzlukları, yandaşlara yapılan kayırmacılığı tüm detayları ile kamuoyuna açıklamalıdır. Kendi dönemi ile geçmiş dönem arasında kalın bir çizgi çizmelidir. Bunu yapmadığı takdirde ileride geçmiş dönemin bir kısım günahlarından kendi sorumlu tutulacaktır. (Yeminli mali müşavirlere, tüm şirketler inceletilmelidir.)
b) Personelden, araçlara maksimum tasarruf tedbirlerini hayata geçirmelidir. Asalaklar temizlenmelidir.
c) İstanbul Belediyesinin bu zor durumdan çıkaracak tekrar yatırımları başlatıp İstanbul halkına hizmet verecek duruma getirmek için belediyede kurulacak yeni ekip çok önemlidir. Bu ekiple günlük faaliyetleri yürüten bilindik bürokratlara değil, oyun kuran, çözüm üreten, vizyonu ve bilgisi olan bürokratlara ihtiyacı vardır. Bunlar ise ilçe belediye kadrolarında ve siyası parti bünyesinde aranmamalı, konusunun uzmanı olan profesyonel yöneticiler, özel sektörden, gerekiyorsa yurt dışından bulunup getirilmelidir.
Cenab-ı Hak, yardımcısı olsun. Zira hukuk tanımayan iktidar; her türlü engellemeye tevessül etmektedir. Hortumlama düzeninin devamı için, her yola başvurmaktadır. Eski yöneticiler istifa etmemektedir.