İlahi din hz Adem zamanında tamamlandı… Yeni sorunlara yeni çözümler bu dinle uyumludur. Yeni peygamberle tasdikçisi… Sıddıklar akılılar tasdikçisi… Bit’at deme bu çözümlere
Mevlit okumaya bit’at diyen. İlahi dini öğreten bir şey, emr-i bilma’ruftur. Bit’at deme. Kur’an Arapça, hadisler Arapça halka ilahileri, dini şiirleri yasaklamak batıla hizmettir… Cahilliğe davettir… Sıddıkların akıllıların önüne engeller hz Ademden beri konulmadı. Hak batıl mücadelesi hz Ademden beri var ey herşeye bit’at diyen sen batıl cephesinde askersin…
Her şeye bit’at diyen sen batıl cephesinde askersin… İşte ayet: “Andolsun ki Musa’ya Kitab’ı verdik ve onun ardından peş peşe resûller gönderdik. Meryem oğlu İsa’ya da apaçık deliller verdik ve onu Ruhu’l Kudüs’le (Cibril’le) destekledik. Resûl, hevanıza uygun olmayan bir şey getirdiğinde, her seferinde büyüklenecek (o resûllerin) bir kısmını yalanlayıp, bir kısmını öldürecek misiniz? (2/87)
Allah peygamberlerine gizlenenleri de bildirir… Peygamberlerin bir görevi budur.İşte ayet: “Ey Ehl-i Kitap! Şüphesiz ki Kitap’tan gizlemekte olduğunuz şeylerin çoğunu açıklayan ve büyük bir bölümünü de görmezden gelen/üzerinde durmayan Resûlümüz size geldi. Şüphesiz ki size, Allah’tan bir nur ve apaçık/açıklayıcı bir Kitap geldi.” (5/15)
Habil öldürüldüğünde hz Adem Kabili cezalandırdı… İlahi din hiç değişmez… Öldürene ceza bir kural ilahi dinde…isterse savaşta öldürsün… Değişen cezanın şiddetidir ancak işte ayet:”Bundan dolayı, İsrailoğullarına (şöyle) yazdık: Kim bir nefsi başka bir nefse ya da yeryüzünde bozgunculuğa karşılık olmaksızın öldürürse bütün insanlığı öldürmüş gibi olur. Kim de (meşru bir sebep olmadığı için öldürmeyi terk ederek) onu ihya ederse bütün insanlığı ihya etmiş gibi olur. Andolsun ki resûllerimiz apaçık delillerle onlara geldi. Bundan sonra onların birçoğu, bunun ardından yeryüzünde taşkınlık etmektedirler.” (5/32)
Hurafelerden dinini arındırır Allah… Peygamberlerin bir geliş sebebi bu. Sıddıkların akıllıların yani peygamber varislerinin yapmakla yükümlü olduğu bir iş bu… Yani inançları korumak… İşte ayet”Onlar onun (haber verdiği hakikatin) tevilinden/vuku bulmasından başka bir şey mi bekliyorlar? Onun (haber verdiklerinin) vuku bulduğu gün, onu daha önceden unutmuş olanlar diyecekler ki: “Şüphesiz ki Rabbimizin resûlleri, bize hak olanı getirmişlerdi. Acaba (Allah’ın azabından kurtulmamız için) bize şefaat edecek şefaatçiler var mıdır? Ya da (dünyaya) geri çevrilsek de (daha önce) yaptıklarımızdan farklı olarak (Allah’ı razı edecek) ameller yapsak?” Muhakkak ki kendilerini hüsrana uğratmış, (Allah’a) iftira ederek uydurdukları (hurafeler) kaybolup gitmiştir.” (7/ 53)
Peygamberlerin ve varislerinin bir geliş sebebi şu… Her suçlamaya rağmen inançları korumak… Hak batıl mücadelesinde akılsızlıkla suçlansan da inançlarını koru… çünkü Peygamberler de kıt akıllılıkla suçlandılar…ama dönmediler haktan batıla. İşte ayet: “Kavminin önde gelenlerinden kâfir olanlar demişlerdi ki: “Seni kıt akıllı biri olarak görüyor ve kesinlikle senin yalancı biri olduğunu sanıyoruz.” (7/66)
İlahi kitabı bilenler karanlıkta değiller denilemez… Hz Ademden beri ilahi kitap biliniyordu ama bir kısım insanlar yine karanlığa dalıyorlardı… İşte ayet:”And olsun ki biz, Musa’yı: “Kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah’ın günlerini hatırlat.” diye ayetlerimizle yolladık. Şüphesiz ki bunda, çok sabırlı olan ve çokça şükredenler için (ibret alınacak) ayetler vardır.”(14/5)
İlahi kitabı bilenler karanlığa dalmaz denilemez… Her devirde batılın safında yer alanlar olacaktır. Mesela… Tasavvuf esmanın tecellilerini okumaktan oluşmuş bir aşk yoludur… Aşıkların yoludur… Zamanımızda tasavvufla mücadele edenle var. “Enel hak sözü şirktir derler ama şirkle ilgisi yok çünkü yaratılan her şey esmaya tecelligahtır… Hak uğruna her şeyini feda eden bir aşık kişi” ben hakka tecelligah oldum…”Demiş bunu ben hak oldum şekline çevirdiler ve müşriklikle suçladılar aşık kişileri… Allah yerlerin göklerin nuru değil mi bu nur insanı da tecelligah seçer demelisin. İşte ayet: “Allah, göklerin ve yerin nurudur. Onun nurunun misali, tıpkı içinde lamba bulunan bir kandile benzer. O lamba bir cam fanus/cam sırça içindedir. Cam fanus ise, sanki inci gibi parlayan bir yıldızdır. Bu lamba ne doğuya ne de batıya mensup olmayan mübarek bir zeytin ağacından tutuşturulur. Bu öyle bir ağaç ki, neredeyse ateş değmeden de yağ ışık verir. Nur üstüne nurdur/pırıl pırıldır. Allah, dilediği kimseyi nuruna iletir. Allah -gerçeği anlamaları için- insanlara misâller verir. Allah her şeyi bilir.” (24/35)
Şeytan boş durmuyor… İlahi kitap hz Ademden beri biliniyor… Kitaba rağmen bazı amelleri süslü gösteriyor şeytan… Peygamberler ve varisleri onlarla hep mücadelededirler. İşte ayet: Allah’a yemin olsun ki senden önceki ümmetlere de (resûller) gönderdik. Şeytan amellerini onlara süslü gösterdi. O, bugün de onların velisidir/dostudur. Onlara can yakıcı bir azap vardır.”(16/63)
Şeytanın işi belli… Şeytan ehlinin işi belli…şeytan cahil değil ehli de… Hz İsa’ya karşı olanlar cahil miydi… Hz Peygamberimize karşı olan Yahudiler ilahi kitaptan habersiz miydi… Hasetlikleri onları peygambere rakipleştirmişti… Çünkü hz Ademden beri ilahi kitap biliniyor işte ayet:”Senden önce göndermiş olduğumuz tüm resûl ve nebiler, (Allah’ın Kitabı’nı) okumaya başladığında mutlaka şeytan, onun okumasına bir şeyler karıştırmak istemiştir. Allah, şeytanın karıştırmaya çalıştığı (vesvese ve zanları) giderir, sonra da ayetlerini muhkem kılıp sağlamlaştırır. Allah, (her şeyi bilen) Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir.” (22/52)
Nebinin ve ehlinin de işi belli… Kıyamete kadar görevlilerin görevi belli. Hadiye hadim olanların görevleri belli… İşte ayet:”Ey Nebi! Biz seni şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak yolladık,” (33/45)
Gönlüm Bir Yiğit Asker
Altın çağa uçtu gönlüm
Ezanlar okunurken Bilal’di gönlüm
Kuyularda Yusuf’tu
Kızıl denizi geçti o Musa…
Şimdi bir eylülde gönlüm gönlüm gülüm
Bu eylülün sonu yok…
Bir kahraman gönlüm nasıl sevmeyeyim gönlümü
Kutsal bir ülke gönlüm nasıl sevmeyeyim gönlümü
Ahir zamanın hile ormanına attılar onu
Gecenin çöllerine attılar onu
Bir yıldızı bile çok gördüler ona
Bir çiçeği çok gördüler ülkesine
Kış gönlümde nasıl çiçek açsın gül ölçülü gönlüm…
Yazılmamış mı sana hürlük gönlüm
Ölecek misin
Kendini çarpa çarpa asrın karanlıklarında
Kahraman bir kafes kuşudur gönlüm
O bir kahraman ahir zamanla başı dertte
Şansına küsmüş gönlüm
O bir asker ahir zamanda…
Kara hayata çatmış gönlümün gül ölçülü ordusu
Bir kahraman gönlüm nasıl sevmeyeyim gönlümü
Kutsal bir ülke gönlüm nasıl sevmeyeyim gönlümü
Ne geçti eline bana feryat ettirdin ahir zaman kara zaman…
Bu zincirlere bin sitem benden
Nursuz hayata bin sitem benden…
Ah gönlüm,
Kanatlarında zincir…
Kurtul bu zincirlerden gönlüm
‘Pır’ diye bir uç
Sen kahramansın sevdim seni
Yazılmamış mı sana hürlük gönlüm
Ölecek misin
Kendini çarpa çarpa asrın karanlıklarına…
Sen kahramansın sevdim seni
Bir kahraman gönlüm nasıl sevmeyeyim gönlümü
Kutsal bir ülke gönlüm nasıl sevmeyeyim gönlümü
Gönlümün kutsaldır davası onu çağırıyor en kahraman mavi aşk…
Veysel bu gönül bu bahtsız
Bir sevgi gölü…
Bu gönül değil ölü…
Bir kahraman gönlüm sevdim gül ölçülü gönlümü
Bir kahraman bahar görsün Allah’ım bu gönlüm
Bir bahar sevincine gark olsun bu gönlüm bu bahtsız
Bir kahraman gönlüm nasıl geçeyim gönlümden
Kutsal bir ülke gönlüm nasıl geçeyim gönlümden
Hamdi Oruç