İklim felaketlerinin yerleşim birimleri üzerine olumsuz etkilerinin olması kentleri tedbirler almaya mecbur bırakmaktadır.
“Türkiye’de iklim değişikliği politikası esasen merkezi idare tarafından belirlenmektedir. Ancak iklim değişikliği politikalarının uygulanmasında birçok aktöre (merkezi idareye, yerel yönetimlere, özel sektöre ve sivil toplum örgütleri vs.) önemli roller düşmektedir.” (T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2013: 97)
Yaşamın merkezini oluşturan şehirlerden bazıları, iklim değişikliği konusundaki uygulamaları sebebiyle örnek teşkil etmektedir. Bu şehirlerden birkaçından bahsetmek gerekirse;
Kopenhag, Danimarka: Kopenhag dünyanın en yeşil şehirlerinden biri sayılır. 2009 yılında alınan karar ile 2025 yılında dünyanın ilk karbon nötr başkenti olmayı hedefleyen Kopenhag, tüm şehirdeki binalar için oldukça verimli bir ısıtma ağı kurarak, geleneksel ısınma sistemlerine göre %70 oranında tasarruf etmektedir. Aynı zamanda bisiklet otobanları ve toplu ulaşım ağları ile sera gazı salınımını azaltarak şehirlilerin sağlığına pozitif etki yapmaktadır. Bisiklet otobanları ile şehirde yaşayanların %45’i her gün bisiklet kullanmaktadır.
San Francisco, Kaliforniya, ABD: Uber, Twitter, Airbnb gibi dünyanın en girişimci fikirlerini üreten teknoloji şirketlerinin bulunduğu San Francisco, bu yaratıcılığı şehir için de kullanmaktadır. Şehrin ulaşım ağında elektrikli hibrid otobüsler, sıfır emisyon üreten hafif trenler kullanılmaktadır. Bununla beraber kuraklık yaşayan Kaliforniya eyaletinde bulunan şehir, su kullanımını konusunda ülke ortalamasının neredeyse yarısına kadar azaltmış durumdadır. Bu gibi tüketim azaltma, geri dönüşüm, kompost ve sürdürülebilir gıda gelişmeleri ile San Francisco 2020 yılında sıfır atık üreten bir şehir olmayı amaçlamaktadır.
Vancouver, Kanada: İklim değişikliğine karşı ön sıralarda savaşan şehirlerden biridir. 1990 yılında Kuzey Amerika’da iklim değişikliğine karşı uygulanması için bir rapor hazırlayan ilk şehirlerden biri olan Vancouver, 2020 yılı içinde kamusal sera gazlarını azaltacak ve şehirde çevreci binaların sayısını artıracak bir planı uygulamaktadır. Ayrıca 2050 yılında %100 yenilenebilir enerjiye geçmeyi planlamaktadır. Şehirdeki tüm enerji türlerini hedefleyen bu değişim, ısınma, soğutma ve ulaşım için harcanan enerji için de geçerlidir. Şu an da Kuzey Amerika’nın en düşük sera gazı salınımına sahip olan şehir, sıfır atık çalışmaları ile kurumlar ve kentliler beraber çalışmaktadır.
Stockholm, İsveç: “Avrupa Yeşil Başkenti” ödülünü kazana Stockholm, 2050 yılında fosil yakıtları kullanmayı bırakmayı hedeflemektedir. Bölgesel ısınmayı benimsenmiş, şehirdeki tüm binaların bağlanacağı merkezi ısıtma sistemi ile emisyonların azaltılması planlamaktadır. Tüm binaların %80’inin ısıtma ve sıcak su ihtiyacı merkezi ısıtmadan karşılanmakta ve ülkede sera gazı salınımı düşürmekte en büyük etken olarak kabul edilmektedir. Şehrinde yaşayanlar için iklim değişikliğine karşı aktif bir şekilde çalışmak oldukça önemli. Her 10 kişiden 8’i iklim değişikliğine karşı bilgilenmenin ve aktif olarak eyleme geçmenin şehrin doğal bir parçası olması anlayışı hakimdir.
Singapur: Her ne kadar küçük bir ada ülkesi olsa da 5 milyon nüfusu ile oldukça kalabalık sayılan şehir, Asya’nın en çevreci lokallerinden biridir ve 2030 yılında enerji verimliliğini %35’e çıkarmayı amaçlamaktadır. Kişi başına sahip olunabilecek araba sayısını sınırlayan Singapur, ulaşım sistemini çeşitlendirip genişleterek, bisiklet kullanımını artırarak sera gazı salınımı azaltmayı planlamaktadır.
Not: https://www.cnnturk.com/yasam/iklim-degisikligi-ile-mucadele-eden-5-sehir?page=1 sitesinde 30.03.2017 tarihli haberden yararlanılmıştır. erişim tarihi: 13.11.2019