Gecekondu nedense hoş bir izlenim bırakmıştı bende. Köşkten farksızdı benim için gecekondu, hayallerimin süsüydü. Bir gecekondumun olmasını istemiştim yıllarca.
İhtiyacın yarattığı hırsla ve azimle gecenin birinde kurulan sıcak bir yuvaydı gecekondu. İki göz oda, küçük birer pencere ve çatısıyla ortaya çıkmış narin bir yapı. Tel örgüyle sarılı, akasya ağaçları ve çiçeklerle süslenmiş bir ev.
Küçücük penceresinden gelen ışınların ısıttığı ve bir divanın sığacağı kadar büyüklükteki oda. O sıcak odada uzansam uykuya dalıp gitsem rüya alemine. Rüyamda; köşkümün etrafını tel örgüyle çevirsem, tel örgünün dışına akasya fidanları diksem, iç kısmına ise, ortanca ve sardunya saksılarını yerleştirsem. Pencerenin çerçevesini maviye boyatsam, çatıyı kiremitle örtsem, kapı önlerine çakıl taşları döksem. Sokağa kadar yoluma taş döşesem. Oda ve mutfağın zeminini beton döksem ve yan duvarlarla beraber tahtayla kaplasam.
Kiremit aralarından rüzgârın ıslığını duysam, aynı aralıktan yıldızları izlesem. Çatının damlamaması için dua etsem. Kedi yavrusu tel örgüden içeriye girse, yemini ve suyunu bulsa ve arka tarafta kıvrılıp yatsa isterim. Köşkümün çevresinde bina olmasını düşünmem, diye yetkiliye söylesem.
Lise yıllarımda gittiğim semtte karşılaştığım gecekondu hayallerimi süsleyen köşk olsa gerekti. Bir tanıdığa paket bırakmak üzere, yanlışlıkla dolmuştan bir önceki sokakta indim. İsim benzerliğinden ters tarafa yöneldim. Girdiğim mahallede en az üç saat dolaştım. Tarif edilen kumaş fabrikasına benzer bir yapı göremedim.
Yoruldum, susadım ve de acıktım. Bir tarafı boş olan sokağın kaldırımına oturdum. Başımı ellerimin arasına aldım. Gözlerimi yumdum ve öylece kaldım. Ne kadar zaman geçti bilemiyorum, “Yavrum” sesiyle irkildim. Yanı başımda yaşlı bir teyzenin dikildiğini gördüm. Yaşlı teyze, “Rahatsız mısın, niçin buradasın?” diye sordu. Derdimi anlatırken, yaşlı teyze elimi tuttu ve tel örgüye doğru yürüdük. Yürürken biraz sendeledim, başım döndü. Elimden tutmamış olsa düşebilirdim. Tel örgünün kapısını açtı ve içeri girdik. Elimi, yüzümü yıkadım ve oturdum. Teyze tasla tuzlu ayran verdi ve içtim. Kendime geldim. Peşinde adını bilmediğim çorba ve biber dolması verdi. Yerken, memleketini, niçin gelmek zorunda kaldığını anlattı. Oğlunun kumaş fabrikasında çalıştığını, köy yerinde toprağının az olduğunu ve geçinemediklerini açıkladı. Toprağında çalışıyorsun fakat ürettiğin sana yetmiyorsa, yiyecek ekmeği bulamıyorsan bırakıp geliyorsun dedi.
Yaşlı teyzeye çok teşekkür ettim. Yaptıklarınızı unutmayacağım ve günlüğümde anlatacağım, okula yetişmem gerek dedim. Yolu tarif etmesini istedim ve elini öptüm, ayrıldım.
Gecekondu hayalim bu olaydan sonra belleğime çok iyi bir duygu olarak yazıldı ki, ona karşı istek duydum. Bir yerde gecekondu görsem veya gecekondudan söz açılsa duygulanırdım. Teyze tuzlu ayran içirmeseydi, belki de hastanede gözümü açacaktım. Çünkü ayağa kalktığımda iki adımlık yolu zor yürümüştüm.
Aradan yirmi yıl geçti. Okuduğum büyük şehirde görev yapmaya başladım. Yaşlı teyzenin gecekondusu olduğu semte yine dolmuşla gittim. Aynı sokakta indim. Ters tarafa doğru yürüdüm. Bana inanılmaz iyilik yapan teyzenin mahallesine vardım. Fakat tanımak mümkün değildi, gecekondunun olduğu yerden bulvar yol geçmiş. Yüksek binalar yapılmış. Esnafın biriyle konuştum. Gecekondu mahallesini çok iyi hatırladı. Kendilerinin de gecekonduları varmış. Mahallenin yenilenmesini ve yolun geçmesini anlattı. İyi günler dileyip ayrıldım.
Bu olaydan üç sene sonra, yine gecekondunun etken olduğu semtin lise müdürüne bir arkadaşımla ziyarete gittim. Semtte gecekondu gördüm. Genelde yenilenmeler olmuş ve yüksek katlı binalar yapılmış. Park ve bahçe gibi yeşil alan kalmamış.
Müdür beye gecekondu sahibi fakir öğrencilere kurumumuz yardım etmeyi düşünüyor, bize isim verebilir misin, dedim. Müdür, sözümü bitirmeden, beklemediğim şu cevabı verdi. Kamu malına gecekondu yapanlar veya kamuya ait toprağı çevirip saranlar gecekondusunu ve toprağını bina yapan yarıcılara veriyor ve karşılığında hak etmediği on daire alıyor. Burada gecekondu sahipleri artık zengin oldu, dedi.
Şaşırdım, adeta şok oldum. Arkadaş, “Sözün bittiği nokta.” Dedi.
Bu bilgiyle gecekondu hayalim söndü, üzerinden fırtına geçmiş gibi yerle bir oldu. Gecekondu kavramı belleğimden silindi. Çünkü hani o, hırsla azimle arazisi de satın alınmış yalnız ev yapılması yasak olan yere imarsız ve de izinsiz ev yapılmış.
Belleğimde çalışma sonucu azmin zaferi yok oldu.
Hayallerim böylece bitti.
Hasan TANRIVERDİ