Bu ülke’de yaşayıp da mevcut iktidarın ABD ile gerçekten kavga ettiğine inanan varsa çok şaşarım. Ve kendilerini uyanmaya, gerçekleri görmeye, devamlı sürdürülen “beyin yıkama” kampanyalarına karşı dikkatli olmaya davet ederim.
1- İsrail’in maşası, İngiltere’nin talebesi ABD, bugün tüm Türk ve İslâm Dünyasının en büyük düşmanıdır. Mevcut Haçlı saldırılarının lideridir. Kurtuluş Savaşı dönemi de dahil olmak üzere, devamlı olarak aleyhimize çalışmıştır.
a) Bize ihanet eden Ermeniler, ABD’nin yönlendirdiği Evanjelist Ermenilerdir. Açılan okullar, kiliseler, hep ihanet odağı olmuştur.
b) Özellikle, 1946’dan sonra, Türkiye, tam anlamı ile ABD sömürgesi olmuştur. Tüm iktidarlar, tam anlamı ile emir kulu olmuştur. Neticede; (başta Savunma Sanayimiz olmak üzere) sanayimiz, tarımımız, hayvancılığımız, eğitimimiz, ahlâki değerlerimiz, kültürümüz, Ordumuz, Yargımız, bürokrasimiz, madenciliğimiz velhasıl her şeyimiz perişan edilmiştir. Her türlü askeri ve siyasi darbe düzenlenmiştir.
c) Marshall Plânı, ABD’nin açtığı okullar, NATO, BM, Dünya Bankası, IMF, Dünya Sağlık Teşkilâtı, Dünya Gıda Teşkilâtı, Barış gönüllüleri, Çekiç Güç, vs. vs. hep bu ikiyüzlü, ahlâksız, uygulamaların maşası olmuştur. Milli Birlik ve bütünlüğümüze kasteden, tüm terör örgütleri de ABD tarafından kurulmuştur ve yönetilmektedir.
d) Bu ülkenin ahlâktan, vefadan, dürüstlükten, insanlıktan, hukuktan, söze sadakatten, hiç nasibi yoktur. Var mı, yok mu, İsrail’in çıkarları, İllüminati çetesinin ve Siyonist – Evangelist ittifakının sapık hedefleri.
Ve hâlâ Türkiye’yi yönetenler, bu ihanet, fesat kaynağı için, “Stratejik Ortak, Müttefik” vb. tabirleri dile getirebilmektedirler. Hiç ders almış görünmemektedirler. Ve de ABD’nin tüm talimatlarını, (halkımızın, fevkalade zararına da olsa) uygulamaktadırlar.
2- Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi olayı da bu talimatların gereği olarak Ülkemizi Nişasta Bazlı şeker merkezi haline getiren Cargill’in çıkarları uğruna yapılmaktadır. Halkımızın sağlığı, çiftçimiz, ekonomimiz, hiçe sayılmaktadır. Ve inanılmaz bir şey, tek bir AKP milletvekili bile karşı çıkmamaktadır. Halkının çıkarlarını savunmamaktadır. Hele hele (Pankobirlik’in başında iken GDO’lu besinlere ve NBŞ’ye karşı beraberce mücadele ettiğim, kardeşim bildiğim) Recep Konuk, nerededir? Niçin suskundur? Hiçbir fonksiyonu kalmamış milletvekilliği etiketi bu kadar önemli midir? Geçmişte, çok güzel hizmetleri olan birisine bu suskunluk yakışmakta mıdır? (İlâç niyetine sesini çıkaran, bir – iki MHP milletvekiline teşekkür ediyorum. Devlet Bahçeli’nin suskunluğuna da hiç şaşırmıyorum.)
3- ABD başkanlarının ve üst yönetiminin (en son da ABD Dışişleri Bakanı’nın) devamlı olarak koruduğu ve Türkiye’ye baskı uyguladığı, Cargill nedir? (Bu konuda, Soner Yalçın’ın benim de çok yararlandığım, “Saklı Seçilmişler” kitabını vatanını seven herkesin okuması şarttır.)
a) 1865’te kurulan ABD merkezli küresel bir şirkettir. 70 ülkede faaliyet göstermektedir (Yani tüm dünyayı zehirlemektedir.) Fortune Dergisine göre, dünyanın 12. büyük şirketidir. Tahıl ve gübre ticaretinde (Yani GDO da) dünya 2.’sidir. Enerji, sağlık, ilâç, finans, elektrik, gaz ve ulaşım sektörlerinde de faaliyet göstermektedir. Yıllık cirosu 150 milyar dolardır. Gelir açısından en büyük özel sermayeli şirkettir. Sahipleri ABD’nin, en zengin 4. ailesidir.
b) Türkiye’ye (Yerli ortağı Bramer Ticaret A.Ş. ile) 1960 yılında girmiştir. 1986’dan itibaren Cargill olarak faaliyet göstermektedir. Ve tüm iktidarlara (En çok da AKP’ye) hükmetmektedir.
c) 1997’de Bursa’da (1. sınıf tarım alanı olan) 213 dönüm toprak aldı. (Daha önce 6 Türk şirketi bu alan için başvurmuş ve ret edilmişti.) Bursa 2. İdare Mahkemesi, 1998’de yürütmeyi durdurma kararı verdi ve Danıştay 6. Dairesi 2002’de onadı. Başkan Busch bastırdı, “Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Yasası” değiştirildi (2005). Aynı yıl bu arazi “Özel Endüstri Bölgesi” ilân edildi. Danıştay değişikle ilgili olarak, yürütmeyi durdurdu, (2006). Cumhurbaşkanı Necdet Sezer’in başvurusu ile Anayasa Mahkemesi, af uygulamasını iptal etti.
AKP ısrarla Cargill desteğini sürdürdü. 2007’de yine kanun değiştirildi. Velhasıl hikaye uzun ve yüz kızartıcı. Zaten, bu arada, fabrika, kaçak olarak inşa edildi ve son hızla üretimini sürdürdü. (7 olumsuz yargı kararına rağmen.) Böylece pamuk, tütün vb. darbe yiyen ürünler kervanına, pancar da katıldı.
4- NETİCE:
a) AKP iktidar olduğunda, 1 milyon 373 bin ton olan şeker tüketimi 2.638 bin tona çıktı.
b) Şeker ithalatı 0,6 bin tondan 280 bin tona çıktı. (2016 da Gümrük Vergisi sıfırlandı.) İhracat 290,6 bin tondan sıfıra indi.
c ) 2001’de 410 bin hektar olan pancar ekim alanı, 272.990 hektara indi. Üretim 22 milyon tondan, 15,8 milyon tona düştü. Çiftçi sayısı 337 binden, 120 bine düştü. Hayvancılık çöktü.
d) 3 kilogram yapay tatlandırıcı, 750 kilogram şekere eşittir. Şu an tüm şekerleme, bisküit, kahvaltı gevrekleri, çikolata, meyveli, gazlı, kolalı içecekler, (baklava dahil) tüm tatlılar, reçeller, helvalar, sütlü tatlılar, konserve bezelyeler, sakızlar, meyveli yoğurtlar, dondurmalar, diyabet ürünleri, sporcu içecekleri, velhasıl tüm gıdalarda bu zehirli madde kullanılmaktadır. Neticede böbrek hastalıkları, diyabet, kalp hastalıkları, obezite, kanser, otizm, kısırlık, karaciğer hastalıkları, astım, körlük, alzheimer, gut, yüksek tansiyon, safra kesesi taşı, prostat vb. hastalıklar zirve yaptı. (Ayrıca, NBŞ üretilirken, cıva kullanıldığını da bilelim.) Önemi yok, yeter ki, Cargill kazansın, ABD mutlu olsun. Halkımıza, Cıva, Aspartam, GDO vız gelir.
e) Avrupa’da kişi başına NBŞ tüketimi 1-15 kg.dır. Türkiye’de 6.kg.
f) NBŞ üretimi 2001’de 23.467 ton iken, 2015’te 350 bin ton olmuştur. Bunun kullanımı Fransa, Hollanda, Avusturya, İrlanda, İsveç, Yunanistan, Portekiz, Slovenya, Danimarka ve İngiltere’de yasaktır. Ne yazık ki, AKP NBŞ kotasını devamlı yükseltmiştir. Şimdi Şeker Kurulu da kaldırıldı. Denetim bitti. Kaçak üretim de patlayacaktır. Tüm Avrupa, yılda 300 bin ton NBŞ üretiyor, Türkiye 350 bin ton. ABD’de de üretim kotası %10’dan, yüzde 2’ye düşürülmüştür.
g) Verilen kotada en büyük pay Cargill’e aittir. 2. sırada Amylum var. 3. sırada da (Ülker – Cargill ortaklığı) PNS yer alıyor. Cargill’in üretimi ve satışı diğerlerinin 5-6 katı kadardır.
h) Türkiye’de hayvan yemine Cargill’in ürettiği ve tekel olduğu Premix katılıyor. Bu açık tabloya rağmen halâ, “bağımsızlıktan”, “yerli ve milli olmaktan” nasıl söz edilebiliyor. Hayret doğrusu?
Ey halkım, uyan artık. Gerçekleri gör. Ülkene, halkına, geleceğine sahip çık GDO’ya ve NBŞ ye karşı çık. ABD kölesi olmaya rıza gösterme. Kendinin, ailenin, evlât ve torunlarının zehirlenmesine izin verme.