Uzun zamandır gittiğim kitabevlerinde “en çok satanlar” listesine göz gezdirmeyi bırakın, şöyle bir göz ucuyla bile bakmaya tahammül edemiyorum artık. Tahammülsüzlüğümün sebebi son yıllarda bu kitapların edebiyatla uzaktan ya da yakından alakası olmayan, çoğu kelimeler ve cümleler birbirinin tekrarı olan, sırf para kazanmak ve ünlü olmak için yazılmış olmalarıdır.
Her sektörde olduğu gibi bu sektörde de ticari yan tabi ki de önemlidir. Ama bu kadar da değil! Eğer para edebiyatın yahut sanatın önüne geçip de bir şeyler üretiyorum zannedip, genç ve bir o kadar da bilinçsiz okuyucuyu kandırarak kazanılıyorsa yazık o kazanılan paraya! Özellikle kitapların kapaklarına yapılan tasarımlar, içlerine yapılan çizimler (ki bunlar resim veya karikatür sanatıyla alakası olmayan şeylerdir) komik olduğu kadar “sözde” yazarın ne kadar eğitimsiz olduğunu gösterir.
Gençleri bu konuda kınamadığım ve yadırgamadığım gibi üzülüyorum da. Özellikle eğitimcilere ve ailelere bu konuda çok iş düşüyor. Sosyal medya aracılığıyla tanıtımı yapılan yazar ve kitapların aslında olduklarından çok daha farklı süslendirilip, gençlerin önüne sunulduğu bir gerçektir. Çoğu insan her şeyde olduğu gibi sosyal medyayı da yanlış kullanarak sırf egolarını tatmin etmek için kendilerini mutlu, başarılı ve güçlü gösterirler. Bu hatanın bilincinde olup da sosyal medyayı iyi yönde kullanan hiçbir genç arkadaşım bu hataya düşmez!
Oysa bizim okunması gereken pek çok eserimiz vardır. Bir o kadarda hayatı irdelenmesi lazım gelen yazarlarımız. Edebiyat ve sanat bu kadar ayaklar altına alınmamalı.
Bir başka acıdan düşünmek gerekirse yayınevlerinin haddinden fazla olması ve kitaplarınızı “bedava” basıyoruz diye gümbür gümbür reklam yapması ne kadar doğru acaba? Yahut bir yazar adayının yazdıklarını pek de değerli görmeyip, “nasıl olsa bedava, kitap basılsın tutarsa iyi para kazanırım” mantığıyla bu işe başlaması ahlakî yönden kabul edilebilir mi?
Tüm bunların yanında hani bu kitabın edebî yönü diye sormazlar mı adama?
Benim asıl merak ettiğim bu kitaplar edebiyatımıza ne katmıştır? Üç şairin bir araya gelerek edebiyatımızda daha önce olmayan “serbest” şiir yazma akımını başlatan “Garipçiler” gibi bir akım hiç duydunuz mu siz son zamanlarda? Hal böyleyken neden bu kadar rağbet görür bu kitaplar anlamak mümkün değil!
Üniversite yıllarımda edebiyatımıza katkıda bulunmuş ve okuyunca bana da katkı da bulunacak kitaplar okuduğumu anımsıyorum. Bu, belki okuduğum bölümden belki de o zamanlar biraz da olsa bilinçli olmamdan kaynaklanıyor. Elbette ki insan bu yoldan gidince zamanla bilinçleniyor ama son zamanlardaki bu kitap yazma merakı bilinçlenmek ve kendini geliştirmek için değil, ne yazık ki maddiyattandır.
Bu gidişata dur demek için öncelikle gençlere edebiyatımızın yegane yazar ve şairlerinin okunması önerilmeli ve yayınevlerinin bu konuda çok daha seçici olması gerekmektedir.
Belli kriterler koyulup, bu kriterleri karşılayan ve gerçekten edebî değer taşıyan kitaplar basılmalıdır.
Umuyorum ki daha da kötüye giden bu gidişat bir an önce tersine döndürülüp eskisi gibi eserler yazan veya yazmaya çalışan yazarlarımız olur. Ve yine umuyorum ki sanat ve edebiyatla yoğrulan genç nesiller yetişir.
Son söz olarak Namık Kemal’in “Edebiyatsız millet dilsiz insan kabilindendir” sözünü hatırlatmak isterim.