Nerede bir sahtekârlık varsa, çok konuşulur oldu. Bu konuşmalar, sahtekârlığı su yüzüne çıkartmak amacıyla değil, maalesef sahtekârlığı örtmeye yönelik yapılmaktadır. Üzeri örtülmeye çalışılan konulardan biri de sebze ve meyvelerin; doğal ve organik yapısıdır.
Satıcılar, sahte besinlerini perdelemek için, doğal ve organik kavramlarını sıkça kullanıyorlar. Markette, manavda, pazarda ve kamyon kasasında her türlü meyve ve sebzeler doğal ve organik denilerek satılıyor.
Doğal ve organik…
Besin maddelerinde sofraya gelene kadar gerçekleşen sahtecilik, o hâle geldi ki, doğal ve organik kelimeleri de gizliliğin üzerini örter duruma düştü.
Köylü pazarı, doğal ve organik sebze ve meyve pazarı oldu.
Besinlerin doğal ve organik olması kimin işine yarıyor. Düşünürsek olayın çözümüne kolaylıkla ulaşırız. Köylünün ürettiği meyve ve sebzeyi satın alanlar, büyük şehir pazarlarında, doğal ve organik diyerek satıyorlar. Bunlar hemen alıcı buluyor. Böylece satıcı, doğal ve organik diyerek amacına ulaşıyor. Amaca ulaşmasındaki neden, doğal ve organik olmasından dolayı besinlerin sağlıklı yapısı.
Pazarda doğal ve organik sebze ve meyve satıcısına, kendimi tanıttıktan sonra, boş bir mikrofon uzatıp doğalı sana kalsın, organik ne demektir? Diye sordum. Satıcılar arasından bir Allah’ın kulundan yaklaşımlı dahi cevap gelmedi.
Satıcılardan birine; acaba köyde yetiştirildiği için olsa gerek diye cevabını verdim. Satıcı başını salladı ve “Evet” dedi. Satıcıya, “Sebzelerinizin bu kadar kaliteli ve güzel görünümünü, kullandığınız ziraat gübreleri ve ilaçlarına mı borçlusunuz?” Deyince satıcı sıkıştığı köşeden bir hamleyle çıkan boksör gibi “Doğru” diyerek rahat bir soluk aldı.
Köyden pazara doğal ve organik patentli sebzelerin satıcının itirafı, böyleydi.
Organik besinlerle besleniyorum. Sebze ve meyvemi köylü pazarına gelmiş ve doğal üretim yapan satıcıdan alıyorum, bilgisini paylaşanlar, doğru olmadığını anlıyor mu?
Sebzelerim organik pazardan diyenlere bakıyorum aldanacak tiplere benzemiyor. Çok güzel, mutfağınıza GDO, katkılı ve ilaçlı besin maddesi koymuyorsunuz. Tebrik etmek lazım, en azından zararlı olduğunu biliyorsunuz. Çünkü GDO denilen ürünleri lise biyoloji kitabı bile övüyor.
Köylünün ürettiği diyerek, milleti aldatanlara ne diyeceğiz. Aldatmanın boyutu o derece ileri ki şeker fabrikaları bile kapatıldı. Tohumlar da zaten İsrail kaynaklı…
Ziraat mühendisine bahçe domatesine ilaç atılmıyor mu? Diye sordum. Bahçende aynı büyüklükte, yuvarlak düzgün domates yetiştirdin mi? Aynı domatesin tohumunu bir yıl sonra ektiğinde niçin verimsiz oluyor.
Toplumun nasıl kandırıldığını anlıyor musunuz?
Eğitimle neden bu kadar oynandığını fark ettiniz mi?
Okur yazar cahiller yetiştirmek için, küresel güçlerin düşüncesinde hareket edenler, ellerinden geleni yapıyorlar.
GDO ve katkılı tohum pazarlaması yapan küresel şirketler, ülkelere isteklerini eğitimsizliğin getirdiği boşluktan yararlanarak kabul ettirmektedirler.
Doğal ve organik sebze ve meyvelerin üretildiği günlere kavuşmak dileğiyle.
Hasan TANRIVERDİ