ÇOCUĞUMUN PSİKOLOJİSİ BOZULDU MÜFETTİŞ BEY
Söylemiyoruz, SÖYLENİYORUZ…
Şikayet ediyoruz asla işin bir ucundan tutmuyoruz.
Şükretmiyoruz, teşekkür etmiyoruz , özür dilemiyoruz. Affedemiyoruz.
Her gün günah işleyip hiç utanmadan Yaradandan özür dileyen, tövbe eden bizler, hata bize yapıldığında gemileri hemen yakıyoruz.
Tövbe or not tövbe..
Ne güzeldi eskiden değil mi? Yemeğe başlarken besmele çekerdik, simdi fotoğrafını çekiyoruz.
Yemek mis gibi koktu diye komşumuzla paylaşırdık şimdi instagramda paylaşıyoruz..
Misafirliğe giderdik hal hatır sorardık şimdi wi-fi şifresini soruyoruz.
Şarjımız hemen bitiyor prizin yerini sorar olduk..
Hayata kablo ile bağlanır, hayatı bir ekran etrafında anlamlandırır olduk..
İlkokulda peltek bir çocuğa okutmuşlardı andımızı iyi dertler arkadaşlar dedi, bir daha da düzelmedi hayatım diyor ya Özdemir ASAF…
Dert ile ders alan yokluk ile terbiye edilen bir nesil varlık içinde yokluk çeker oldu..
Karnı tok gözü aç bir nesil geldi..
Ben çektim yavrum çekmesin diyen ebeveynler(!) pamuklara sardıkları bu nesli bir fasulye gibi köksüz büyüttüler..
Özellikle anneler çocuklarının olumsuz bir duygu yaşamasına engel olmak için onu gerçek dünyadan kopartıp yapay bir dünya yarattılar.
İnsanı olgunlaştıran ve hayatla mücadele gücü kazandıranın yaşanan olumsuz duygular ve başarısızlıklar olduğunu bilmeyen bilmek istemeyen köksüz aymaz bir nesil…
Üzüntü, utanma, suçluluk duygusu hissetmeyen, hayal kırıklığı,başarısızlık duygusunu yaşamayan çocuklar büyüdüklerinde empatiden yoksun, bencil, kolay yalan söyleyen, fırsat bulunca hile yapan, yakalanınca da utanmayan yetişkinler oluyor.
*Baltaş
Sonra”bunlar nasıl insanlar?” diye şaşırıyoruz.
Biz yaptık hanımlar, biz yaptık beyler…
Evet, whatsap üzerinden okul ve sınıf yönetmeye kalkan sınıf anneleri müsebbibi sizlersiniz..
İşimiz zor ancak ümitsizliğe yer yok..
Ne yapmalı peki..?
Yasak(!) da olsa ödev vereceğiz,görev vereceğiz, sorumluluk vereceğiz..
Mutlu olmak için ödevler:
1)Sahip olduklarının farkına varmak ve değerini bilmek,
2)iyilik yapmak (ihtiyacı olanların hayatına dokunmak/katkıda bulunmak)
3)Sosyal bağları artırmak diyor *Baltaş…
Anne ve babaların kendi ekran kullanımlarının, özellikle çocuklarıyla birlikteyken cep telefonlarıyla ilgilendikleri süre açısından çocuklara örnek olduklarını fark etmeleri gerekiyor.
Bu konuda eğitim kurumlarına ve rehberlik servislerine görev ve sorumluluk düşüyor..
Ekranla değil AKRANLA zaman geçirmeleri gerekiyor.
Mutlu ergenlerin zaman kullanımı en çoktan en aza şöyle imiş..
(ABD araştırması)
Yeterli uyku,
egzersiz/spor,
yüz yüze sosyal ilişki,
gönüllü çalışma,
sinemaya gitmek,
dini aktivitelere katılmak,
tv’de haber izlemek,
basılı gazete-dergi okumak,
radyo haberleri dinlemek,konsere gitmek,
fiziki çalışma.
Mutsuz ergenlerin zaman kullanımı
(en çok mutsuz edenden en aza doğru):
Kulaklıkla müzik dinlemek,
internette gezinmek,
bilgisayar oyunu oynamak,
sosyal medyada gezinmek,
yalnız eğlenmek,
mesajlaşmak,
videoda sohbet,
telefonda konuşmak,
internetten haber okumak,
tv seyretmek.
Mutlu ve mutsuz ergenler arasında belirleyici özellik, ekran başında geçirilen zaman.
Mutsuz ergenler yalnız ve sosyal ilişkilerini ekran üzerinden kurmaya çalışırken mutlu çocuklar ebeveynleri ve akranları ile kaliteli zaman geçiriyor.
*Acar Baltaş
Ne yapmalıyız o zaman;
ilk adım çocukların eline ekranı 10 yaşından önce eğlence ve oyun amaçlı vermemek…
Aile olarak bir arada iken elden cep telefonları, tabletleri atmak,göz hizasında sohbet etmek, dinlemek ve anı yaşamak ve hatıra biriktirmek olmalıdır…
İnternetsiz ve elektriksiz haftada 4 saat bile yeterli olacaktır.. 144 saatin 4 saatini ailene ayıracaksın…
İşte o zaman psikolojisi çabuk bozulmayan, mıymıy, mızmız çocuklardan şikayet etmeyiz..
Ebeveyn kardeşim hata sende hata bende anlamıyor musun?
Senin eğitemediğine okul öğretemez anlıyor musun?
4 saat ayır 4 saat…
1 saat sohbet
1 saat kitap
1 saat yürüyüş, spor, boğuşma…
1 saat ortak aktivite, yemek olur,sinema olur, aynı sofrada yemek olur,hasta ziyareti olur, akraba gezmesi olur..
‘Kızma birader’ olur, satranç olur.
Mezarlık ziyareti olur…
Cumaya gitmek olur…
Her ne olursa…
Bir ve beraber…
Bir sonraki yazımda bu konuya devam edeceğiz.