Mühendis mi olmak istersin…?
Mimar, biyolog, kimyager, eczacı…
Ekonomist, öğretmen, subay…? Veya bir başka dalda bir başka meslek sahibi…?
Okursun… Olursun!.
*
Yoook eğer, illaki çoban olmaksa derdin; okusan da olamazsın!.
Şartlar ağır!… Çobanlığı, her babayiğidin harcı mı sandın!?…
“Felsefesini” anlayacaksın önce!.. Bu biiir!..
“Psikolojisini” yaşayacaksın; çobanlığa başkoymadan önce. Bu da ikiiii.
Bir de, biada hazır, itaata kul sessiz bir sürü bulacaksın hepsinden önce. Bu da üüüçç.
Bunlar sağlandı mı, seçilmiş çobanım deyip ortalıkta caka satabilirsin artık!…
Caka satarken de hem o öfkeli tavrı elden bırakmayacaksın, hem de o öfkeli tavrın dilini hitabete sanat yapacaksın.
Aykırı duranı, sürüden ayrılanı, , mağdur falan demeyip sallandıracaksın…
Eski devirlerin hükümdarı, günümüzün çobanı…
Ak demişse; ak, kara demişse kara!…
İfadesi, sürünün iradesi …
Neyi nasıl tariflemişse, en ilerisinden o’dur demokrasi…
*
Diploma soran çıkarsa, bir azar, bir yan bakışla, sorulanı çarpıtacaksın.
İtaatin ilkeli koşulu: muhalife korku, öfkeli söylem, yandaşa coşku…
Islık ve sopa hoşuna gider sürünün… Bir de kaval ve maval!…
Kaval faslı birinci… bitince maval.. Dönüşümlü; kaval, maval.. kaval, maval!…
Aç’tan, bir de tok’tan korkacaksın. Aç saldırır, tok dinlemez. Biada pek gelmez.
Yarı tok tutacak kadar ot, saman, arpa – kepek, yal!…
Sürünün, gözü yolda kalsın… , Meraktan çatlasın. Nerde kaldı azık torbası…?
Korksun; desin dursun: “Aman azık kesilmesin!”
Aç kalıp maraza çıkarmasın!.. Tam doyup biti kanlanmasın!..
*
İki esas bir tali maddeden sonra bir madde “dööörrt” var ki; ilk iki’den sonra, zor değil işin. Sen zaten bilirsin:
Öfkeleneceksin, sağa sola “sen kimsin!?” “Haddini bil!” diyeceksin… Hak hukuk demeyip haddini de bildireceksin…
Eski dost, yeni düşman, hasım, hısım deyip de, ayrıma girmeyesin…
Saldırıyı elden bırakmayıp, üstüne gideceksin… Zafer güçtedir. Güç zaferle birliktir.
Kartallar dost, kurtlar düşmansa bugün…, Ertesinde kurt dost, kartal düşman!…
Bugünün dostu, yarının düşmanı, dünün hısımı, bugünün hasımı … Veya tersi!…
Baktın dokundu yarana… Sen çobansın!.. Saydıracaksın!…
Terbiyesiz, hayasız… edepsiz, cibilliyetsiz… “hain” bozguncu…
Her söz mübahtır çobana!.. Bu sözü atma yabana!…
Ona göre kur çarkını…
*
Ne anlasın sürü dilin tatlısından… En tatlısı, kaval ve mavaldır ona.
Duyur kendini, kendince uygun bulduğun dil ve biçimde.
İster seve-seve; istersen, söve-söve… Varsa çıkarın; öve-öve de olur.
öfkeyle, korkuyla, kinle!… Olmadı din’le…
Kim karşı durabilecek ki çobana, sindirilmiş sürüde!…
Öğreteceksin her koşulda, her durumda!.. Belleteceksin her bireye…
Eylemle, söylemle; İtaat + biat imandandır” diye…
Ödülü cennet, cezası cehennem… Af yok!.. Müebbet!.
*
Kulların olsun emre amade…,
Her sözüne kelam diyen, dokunmayı ibadet bilen kulların olsun divanda, el-pençe…
Öl deyince ölecek, öt deyince ötecek.
Meydanlarda naraya ses verecek: “Memleket seninle gurur duyuyor!” diyerek her mekanda ses yükseltecek.
Muaviye: Şamda, Kufe’linin erkek devesine “dişidir” diyecek onbin şahitle kurmuş ordusunu, çoban olmuş…
Riya, öfke, kin olmadı takiyye!… Ne yok ki sende? Çalış, didin, çabala…!…
Muaviye, onbin şahit bulmuşsa, erkek deveye dişi diyecek, sen milyon bul!…
Karaya “ak” diyecek!.. Narana ses verecek!… Sen de bul, sen de ol!…
Ergenekon’da mı kaldı, Balyoz’la mı battı, kurudu mu “Osman’ım” ların kökü?
Baştaki şapkalardan biri olmasa diğeri şu veya bu biçimde halleder, yoluna çıkan tüm muhalif engelleri…
*
Hazır gündeme gelmişken anayasa, yeterdi 2 madde…
Kısa, temiz, öz. Teferruattan ari, anlaşılır:
1- Çoban her zaman haklıdır…
2- Haksız olduğu durumlarda 1. madde uygulanır.
Maddeler kısa, gerekçeler uzun olsun…
a) Çobana yasa yoktur… Karunluk haktır. Mübah miras babadan oğula…
b) Hiçbir konuda ve durumda, İtirafları sorumlu kılmaz çobanı…
c) Azalan dosttan, çoğalan hasımdan da sorumlu değildir…
d) Çoban, tek Yaradan’a hesap verir. Sorulamaz, sorgulanamaz.
e) Hiç bir yetki uhdesi dışında kalamaz.. Sorumlu tutulamaz
f) Sürünün gücünü kendi gücü bilir…
g) Görev süresi kısıtlanamaz… Uzatmanın önü açıktır herdaim.
h) Özgürlük, çobanın verdiği, hukuk, çobanın bildiği kadardır.
*
Sürü isek, mecburuz, çobana kuluz!..
Avazı çıkmaz koyunuz!…
Neyinizi neremize isterseniz koyunuz!…
İtirazsız sürüyüz… Sürünürüz…
Kaçınılmaz olunca; zevk almaktır, zaten bizim huyumuz!…
Mehmet Halil Arık
Emekli eğitimci – DENİZLİ
mehmethalilarik@gmail.com