Tek başına sermaye be!… Çanta 50.000$… İtibarı üç para bana sorsan.
Koruması olmasa, 40 eşkiya düşer peşine. Taşıyanı etmez o kadar.
Üçbeş eksiğiyle, bugünkü ederi 300.000 TL yani…
Nereden baksan ortahalli bir daire parası…
Olmadı lüksünden bir araba!…. Hele ki beninkinin ayarında 10 tane….
150 kişiye asgari ücret…
Daha bir başka açıdan da bakalım mı?…Ne dersin?
220 ton buğday parası…. Yada 270 ton arpa… (2019 zamlı fiyatlarıyla üstelik)
Ya da 5.5 aylık “BAŞKANLIK” maaşı…
Bir asgari ücretlinin 150 aylık… TAM 12.5 yıllık maaş tutarı… Sittin sene birikmez o para.
Ya da yarısını yese, yarısını tutsa, 25 yıllık emekliliği doluncaya kadar birikimi karşılığı…
Diplomam var ODTÜ’den…. Göz nuru, emek karşılığı…
Benin tam 10 yıllık emekli maaşım…
10 yılımın ederi tek çanta bile etmiyor!… YUUUH BANA BE!…
ÇANTA!…
“Kösele, meşin, muşamba, naylon kumaş gibi malzemelerden yapılan, işlevine göre, para, evrak, yiyecek, makyaj malzemeleri, ya da kalem defter taşımada kullanılan gündelik araç“
Nereden bilelim ki; çantanın da “itibar getirisini. ÇANTA, “bizim bildiğimiz” olmaktan çıkmış, sınıf atlamış meret!…
Bizler ninelerimizin yamalı peştemallarından bohça yaptığı, analarımızın, amerikan besinden kese, keçi kılından el dokuması heybe – torba yapıp kullandığı dönemlerinde kalmışız…
Elalem bohçadan ÇANTA ya geçerken bizler ortaçağı atlayıp çağı yakalayamamışız. Heybede torbada, naylon poşette kalmışız.
Üstelik sayelerinde çağ üstüne çağlar atlamış ülkemizde, dünya liderlerimizin meydanlarda attıkları “Neredeeen nereyeee!” naraları da uyandıramamış bizleri.
Yuh bize!…
Kafamıza çakılınca anladık ki; 1150 odalı Ak-saray, deniz manzaralı Marmaris köşkü, Göl manzaralı Ahlat külliyesi itibarda ne ise; ÇANTA da odur.
Üstelik artısı var görgüde(!), eksisi yok!…
Anladık ki; milyar dolarlık süper lüks makam araçlarının, 500 milyon dolarlık uçan sarayın… ve onlarca ek lüks uçakların… Altın varaklı koltukların itibara katkıs ne ise, ÇANTA’nın da katkısı o fasıldanmış!…
*
“İtibardan tasarruf olmaz!” sözü de uyandırmamış ya biz ilkelleri!…
Nasıl da hak etmişiz bu andavallı halimizle hakkımızda sayılıp dökülenleri…
Çöp, çukur, çamur, alçak, cibilliyetsiz, pislik, tezek, sicili bozuk, provakatör,ahlaksız, terörist, zavallı, soytarı, müsvedde, özrşü, ikiyüzlü, namert, çapsız, sığ, şizofren, cahil, edepsiz, fırıldak, darbeci, eli kanlı.
Kalkmışız bir de, bunca ilkelliği(!) hak etmişliğimize rağmen “İllet – zillet – azgın azınlık” sözlerine bile itirazlara yelteniyoruz. Ar damarımız mı çatlamış ne!…
Kalksa da şimdi o birisi; bir çantanın itibara katkısının önemini bile bilmeyen bizlere “Görgüsüz” dese haksız mı!?…
*
ÇANTA!…
50.000 $… Bir çantanın ederi… Değeri değil; ederi…
Çünkü; örneğin benim yanımda 50.000$, çantaya kıyasla çok çok değerli…
Ama, parası olan için o eder ne ki?… Tuvalet parası kadarcık haysiyetli…
Sıradan bir atanmış bakan karısı bile, çalışanına el öpüsü karşılığı 100 $ tosluyorsa(!) , bir First Lady için ne ki 50.000$’cık… El kiri sabun parası… Ya da 2 bardak, Efuli, Liç, ejder meyveli smoothy… Çoook $, çoook itibar…
5000 kişiye el öptürse, iki katı eder.
*
50.000.000$ olsa hadi neyse!… Milli TANK PALET fabrikasını satmazsın da ıslah edersin.…
50.000 ile olmuyorsa o iş; bir çantaya ver geç!…
Ekonomi bozuk(muş!)… Tamtakır(mış) hazine… Ülke; “Kara günler” diyerek Merkez Bankası’nda ayırdığı yedek akçeye el koymuş, muhtaç(mış)…
Dış sesLkorumalı) – Çantaya 50.000 $ sayanla ne ilişkisi var bunun?…
İç sesLisyankar) – Ah bir bilsem, örtülü ödenekten katkı yoktur o 50.000’de; namerdim konu edersem!…
*
İlk de değilmiş….
Memlekette halk zamlarla, vergilerle, kesintilerle boğuşurken, “First Lady’miz Macaristan uçuşunda koluna 35 bin liralık çantasını takarak fakir çatlattı” diye verilmiş haber.
Oysa bu seferki 35 000 TL değil, 50.000. Hem de $ üstelik… Yaklaşık 300.000 lira yani
35’binlik çantasını da çek sevmişti muhakkak.
İşte tam bu noktada sevgili halkıma bir uyarım olacak:
– Sevgili halkım; bir bayan modası geçtiği zaman çok sevdiği çanta ve ayakkabısını bile bir kenara atıyorsa, sen kendine çok fazla şans tanıma. Vazgeçilmez değilsin yani.
*
Ninem de kadındı…
Özentisiz.
Çanta bilmezdi…
Sırtına sardığı bohçasında taşırdı yükünü.
Yamalı, çul çaput…
Değer biçsen, üç paralıktı..
Mutlu olurdu bir heybe bulabildiyse.
Değer yükünde değil, yüreğindeydi.
Zira, devlet, ülke, memleket
Bebesinden bile kıymetliydi…
Önceliğiydi kurtuluş.
Sevgi, yürek ve ülkü taşırdı insanlığa dair…
Belki bir yufka, ya da bir yarım ekmek…
Helalinden
Gözü de gönlüde doyardı
Mutluydu onunla!..
*
ÇANTA…
Tek başına sermaye be!… Çanta 50.000$… İtibarı üç para bana sorsan.
Koruması olmasa, 40 eşkiya düşer peşine. Taşıyanı etmez o kadar.
Üçbeş eksiğiyle, bugünkü ederi 300.000 TL yani…
Nereden baksan ortahalli bir daire parası…
Olmadı lüksünden bir araba!…. Hele ki beninkinin ayarında 10 tane….
150 kişiye asgari ücret…
Daha bir başka açıdan da bakalım mı?…Ne dersin?
220 ton buğday parası…. Yada 270 ton arpa… (2019 zamlı fiyatlarıyla üstelik)
Ya da 5.5 aylık “BAŞKANLIK” maaşı…
Bir asgari ücretlinin 150 aylık… TAM 12.5 yıllık maaş tutarı… Sittin sene birikmez o para.
Ya da yarısını yese, yarısını tutsa, 25 yıllık emekliliği doluncaya kadar birikimi karşılığı…
Diplomam var ODTÜ’den…. Göz nuru, emek karşılığı…
Benin tam 10 yıllık emekli maaşım…
10 yılımın ederi tek çanta bile etmiyor!… YUUUH BANA BE!…