Her zaman siyaset arenasında at koşturacak halimiz yok. Bu hafta da kendi meslek alanımızda nefeslenelim dedik.
Ben oldum olası binanın dış cephesinde “mantolama” adı verilen yalıtım uygulamasına karşıyım. Bunun belli başlı iki nedeni var.
Birincisi mimarları tembelliğe sevk etmekte. Binanın dış cephesi ile alakalı şöyle ele avuca gelir çalışma yapmamaktalar. Hele de bu bina müteaahhit işi ise.
İkinci neden benim için daha önemli. Çünkü önce insan sağlığı, sonra da insan güvenliği ile alakalı.
Birinci nedeni bu hafta boş verelim. Vermesek de yapacağımız bir şey yok… Çünkü her ne kadar bu neden mimarların genel karekterleri ile alakalı görünse de; Aslında doğrudan kültürümüzle alakalıdır.
İkinci nedenin insan sağlığı ile alakalı kısmının ciddiyetini ve sonuçlarını insanlar günlük hayatlarında kolay hissetmezler. Ancak deneme yanılma yolu ile fark ederler ki; Bu tecrübe de kaç binde bir insanın başına gelir Allah bilir. Şu kadarını söyleyeyim. Nefes alan yalıtımlar falan hepsi palavradır. Sentetik olan hiçbir şeyin doğal nefes alma özellikleri yoktur. Çünkü nefes alma yapısal yani moleküler olmalıdır. Moleküller arası boşluk nefes almak anlamına gelmez.
Kısaca binalara mantolama yapılması insanın naylon gömlek giymesine benzer. İçerideki ısıyı dışarı salmaz ama rutubeti de muhafaza eder.
Rutubetin % 90’lara çıktığı Karadeniz’de bina içindeki rutubetin dışarıya atılamaması ne anlama gelir? Varın gerisini siz düşünün.
Ben esas insan güvenliği ile alakalı olana dikkat çekeceğim. Geçen hafta İngiltere’de 20 katlı bir bina yandı. Binanın 5. Katında çıkan yangın hızla son kata çıktı. Ve binanın dört bir cephesini kısa sürede sardı. Bu yangında 74 kişi öldü. Onlarca yaralı var. İlgililerin yaptıkları incelemeler sonucu şu neticeye varıldı.
“Binanın dış cephesi yangına dayanıksız ve üstüne üstlük alevi hızla yayan bir malzeme ile kaplanmış.”
İngiltere gelişmiş ülke. Ama onlarda da rantiyeciler var. Bu malzeme patent ve iznini alırken ilgililerin akıl hanelerinde zaaflar olabilir.
Lakin,
Yangın sonucunda hemen inceleme yapılması ve hatadan öte gafletin nereden kaynaklandığının da hemen şıp diye bulunması da gelişmişliğin bir göstergesi. Şimdi bu tür malzemelerle kaplanmış bütün yüksek katlı binaların cepheleri sökülüyor. Ayrıca bir de şunu tespit etmişler. Yalıtım ile bina arasındaki boşluk( ki beş-on santimi geçmez) baca vazifesi görüyormuş.
Bunları ben uydurmadım. İngilizler 74 can yitirmenin can havli ile bu tespiti yapmışlar. Daha kim bilir neler çıkacak?
Gelelim bize, Bizim mantolama dediğimiz şey bildiğimiz köpük ve üzerine üç milimlik fayans harcı. O kadar. Cephe köpük, pencere plastik, içerisi plastik( laminant) kaplama, duvarlar saten boya. Gelin giderayak siyaset yapalım… Ruhumuz ve inançlarımız da plastik değil mi? Hele bu zamanda!