BATI, MÜTTEFİK DÜŞMAN
Birinci Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı’ya diz çöktüren Batı devletleri, bu koca imparatorluğu param parça edip dağıttı. Bu parçalamada romanlara sığmaz dramlara sahip olaylar, acılar yaşandı.
Türkiye-Suriye sınırını öyle çizdiler ki akşam babasının evine giden bir anne, sabah çoluk çocuğunun bulunduğu beş yüz metre ötedeki evine dönemedi.
Niye mi?
İngilizlerle Fransızların çizdiği sınırlar anne ile evladı, kardeş ile kardeşi birbirinden ayırmıştı da ondan. Binlerce aile yıllarca bu dramı yaşadı. Birbirini son bir kez göremeden ölen binlerce insanın hikâyesi var bu coğrafyada. Ve bu acıları bizler, Fransızların, İngilizlerin, İtalyanların insanımıza düşmanlıkları yüzünden yaşadık.
1916’ya kadar Osmanlı toprakları üzerinde yaşayan Kürtleri 4 parçaya ayıran bu Fransa’nın Cumhurbaşkanı Macron, kalkmış sanki Kürtlerin ailelerini parçalayan, anne-baba ile evlatlarını ayıran kendileri değilmiş gibi laflar ediyor.
Türkiye’nin güvenli bölge konusunda haklı olduğunu söyleyenler, Barış Pınarı Harekatı hakkında akıl almaz demeçler vermeye başladılar.
Suriye’de, Irak’ta, Ürdün’de sınırları “hıçkırıklar” marifetiyle çizecek kadar zalim Fransa’nın son Cumhurbaşkanı, ‘Türkiye DEAŞ’ın halifeliğini inşa etmesine yardımcı olma riskini göze alıyor’ diyor.
Bu ne anlama geliyor biliyor musunuz?
Bu, yarın öbür gün bazı elemanlarının sakallarını uzatıp DEAŞ diye sağa sola saldırtacakları ve “Bakın, Türkiye Suriye’ye, DEAŞ’e karşı savaşanların alanına girdi ve bu yüzden DEAŞ yeniden cesaretlendi, hortladı” benzeri planlarını devreye sokacakları anlamına geliyor?
NATO üyesi ülkelerden mesela Almanya, Belçika, Fransa “Türkiye’nin güvenlik endişesi haklıdır” dedikten sonra Türkiye’yi operasyonu tek taraflı durdurmaya çağırmıştır.
Bakınız,
Daha geçen gün Abdullah Öcalan’a hemşehrilik veren İtalya da Türkiye’nin Barış Pınarı Harekâtını kınayan bir açıklama yaptı.
Ne alaka?
Öcalan hangi hizmetlerinden dolayı fahri hemşehrilik almayı hakketti?
Batı ne Kürtlerin ne de bir başka Müslüman halkın dostu olmuştur. Batı fitne ile bizi birbirimize kırdırtmak istiyor.
ABD YPG’ye ne diye onbinlerce tır silah versin?
Şimdi askerlerimizi vuran silahlar NATO’nun silahları değil mi? Bu silahlar ABD envanterinde kayıtlı değil mi?
35 yıl boyunca PKK kimin silahları ile sivil, çocuk, asker demeden insanımızı katletti? Kandil’de silah fabrikası vardı da biz mi duymamıştık? Dandik örgüte Musul’da 70 bin askere yetecek silahı bir düdükle veren kimdi? ABD doğru dürüst silah kullanamayan kirli ve karanlık DEAŞ’ını tek kurşun almadan Araplara, Türkmenlere, Kürtlere ait şehirlerden köylerden nasıl çıkarıp oraları YPG’lilere teslim ettiğini bilmeyen mi var?
Şimdi de kalkmış Trump karışığı “Kürtlerle Türkler uzun yıllardır savaşıyor!” diyor. Bir diğer AB zurnası, “Kürtleri yok ediyorlar” diyor.
Bu densizliğe en güzel cevabı Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan verdi: “Kürtleri yok ediyor diyorlar, Terbiyesizlik yapmayın, 300 bin Kobanili Kürt’ü misafir eden biziz. Biz, sizin silah verdiğiniz terör örgütü ile mücadele ediyoruz” diyerek sert tepki gösterdi.
Kürtlerle bu kadar ilgili olan! güçler bir milyon Kürdün hala Irak’ta, 300 bininin hala Türkiye’de ne aradıklarını, niçin ülkelerine dön(e)mediklerini bilmiyorlar mı? Tabi ki biliyorlar. Bildikleri için buna ses çıkarmıyorlar. Batı’nın istediği, kendi menfaatlerine karşı çıkan Kürtleri bulundukları ülkelerinden tasfiye etmek, sürgün etmek ve öldür(t)mektir.
Peki amaçları ne?
Bu sorunun cevabını sonraki yazımızda detaylı vereceğiz lakin önce Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bu soruya verdiği cevabı okuyalım:
DEAŞ diye bir örgütü kullanarak bölgeyi ve ülkemizi kana ve ateşe boğmaya çalıştılar. Demokrasimize ve bağımsızlığımıza saldıran terör örgütüne karşı yürüttüğümüz mücadelede bizi yalnız bıraktılar. Ekonomiyi de silah gibi kullanmaktan geri kalmadılar. Türkiye’nin dizleri üzerine çökeceğini sandılar ama hamdolsun başaramadılar.“
Neden?
Bu devletlerin amacı ne?
Bakınız,
Özgür olduğunu ifade eden sosyal medya platformu Twitter, bir haftadır bütün dünyaya İngilizce yayın yapan TRT World’a “uyarı sansürü” uyguluyor. TRT World, Barış Pınarı Harekâtı ile ilgili görüntülü haberleri kendi ONAYLI hesabından paylaşınca Twitter bu paylaşımları, “Hassas içerik!” uyarısı ile takipçileri uyararak, TRT World’ün bu paylaşımlarına erişimi kısıtlıyor.
Geçen hafta Milli maçta gol atan oyuncularımız gol sevincini “asker selamı” ile kutladılar. Avrupa’da oynayan bazı futbolcularımız “asker selamı” olan bu paylaşımı beğendi diye takımlarından kovuldular. Avrupa’nın ortasında Nazi dahil her türlü şiddet ve katliamın sembolü işaretler serbest iken bize selamı yasaklayan bir Avrupa’dan söz ediyoruz.
Arap ve Avrupa’nın müstekbir devletleri birleşmiş, Türkiye aleyhinde yerin de göğün de kaldıramayacağı iftiralarla kirli algılar yaymaya çalışıyorlar. Televizyonlarında ABD’nin Hiroşima’ya attığı bombayı Türkiye’nin Kürtlerin üzerine attığını yayınlayacak kadar insanlıktan çıkmalarının sebebi sizce ne ola ki?
İngiliz basınının, İngiltere ve ABD’nın birlikte Irak’a yağdırdığı bombaları Türklerin Kürtlere attığını gazetelerine taşımalarının nedeni ne ola ki?
Bilhassa İngiliz ve Fransızların resmi kanalından özeline, resmi sosyal medya hesabından bot hesaplara kadar hepsi, İsrail’in Gazze’de, Ramallah’ta katlettiği Filistinli çocukları, ABD’nin Afganistan’da katlettiği sabileri “Bakın, Türkler Kürtlerin çocuklarını katlediyor” diye yayınlıyor, paylaşıyor.
Buna en son Trump da dayanamadı; “Bizim silah denememizi ABC Kanalı, ‘Türkiye’nin Suriye’ye attığı bomba’ diye vermiş, tam bir rezalet!” dedi.
Neden Avrupa olanı değil, üstelik Türkiye’ye korkunç iftiralar atarak olmayanı söylüyor, yayınlıyor?
İngiliz’in, Fransız’ın, ABD’linin Kürtlere bir diyet borcu olmadığı gibi, bu devletler Kürtlerin kaşına gözüne hayran da değildirler. Kaldı ki Suriye’de Kürt kalmadı. Suriye’de yaşayan Kürtlerin yüzde 60’ı YPG baskısından dolayı yerini yurdunu terk ederek ya IKBY’ye ya da Türkiye’ye sığınmak zorunda bırakıldılar.
O zaman neden?
Cevabını vereceğiz, ama önce Trump’a kulak verelim:
Trump, “Küreselciler bizi savaşa sokmak istiyor” diyerek olayın hangi düzlemde değerlendirmemiz gerektiğini ortaya koydu.
Trump, savaş isteyen, dünyayı kan gölüne döndürmek isteyen güçlerin kendisinin de Ortadoğu’da savaşan taraf olmasını istediğini açık ve net söylüyor.
AB başka dertte; hem Türkiye’nin hakimiyet zafiyeti içinde olmasını istiyor hem de Rusya ve İran’ın güç elde etmesinden endişe duyuyor.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, “Kürtlerin Şam ve Rusya ile yakınlaşmasını istemediklerini, Barış Pınarı Harekatı başlamadan önce Türkiye’yi bu konuda uyardık”larını belirtti.
Şimdi “neden” sorusunu cevaplamaya geçebiliriz:
“Türkiye, bölgesinde ve dünyada etkili bir konuma yükseldi. Tabi bu süreçte pek çok engeli aşmak mecburiyetinde kaldık. Attığımız her adımda engellerle karşılaştık. Her senaryonun amacı Türkiye’yi yeniden kendi içine kapatmaktı…”
Bu paragraf Cumhurbaşkanımız Sayın R. Tayyip Erdoğan’a ait. Yani bizi karalamak için her türlü ahlaksızlığa başvuran dost görünümlü düşman ülkeler, Türkiye’nin kurulacak yeni dünyada yerinin olmasını istemiyorlar. İstedikleri eski Türkiye!
El pençe divan duran, bir dış politikasına sahip olmayan, koca imparatorluk mirasının üzerinde devlet kuran Türkiye’nin sadece dış ilişkileri olan bir ülke olmasını istiyorlar.
Batılılar, bu Türkiye’nin ve Sayın R. Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu bu liderliğe tahammül etmediler.
Ancak,
Bu akşam Başkan Erdoğan’ın ABD Başkan Yardımcısı M. Pence ile yaptığı görüşme sonrası ABD’nin, Türkiye tarafından öne sürülen 15 maddelik operasyona ara verme şartlarının tümünü kabul ettiği görüldü.
Yeni duruma alışmaları zaman alır.