Aynı Delikten 21 Kere Isırılma!
Kürt İsyancılar, direnişçiler İran’a 20, Batı’ya 20 kere inandı. İstisnalar hariç hepsi kendilerini 20 kere yalnız başına bırakan Batı’ya ve İran’a kandı.
Bakınız, Suriye sürecinde de benzer kandırılma yaşanacak ve bu ağır bir darbeye dönüşecektir. ABD, İran ve Rusya baş rolde ise o senaryo baştan reddedilmeliydi. Kandil, yalanları doğrularından fazla olan ABD, Rusya ve İran’a bel bağlamamalıydı. Zira bu devletler tarih boyunca kendilerine güvenen Kürtleri yüzüstü bırakmışlardı.
Nasıl mı dediniz? Bakın, birkaç tanesini beraberce hatırlayalım.
19.yy ortalarında Bohtan Ayaklanması sırasında İran yeminler ederek Bedirhan Beyi Osmanlıya karşı destekledi, İngilizlerin desteğiyle aynı İran alttan Osmanlı ile pazarlıklar yaptı.
Sınır anlaşmazlığına dayalı pürüz giderildikten sonra İran kendi adamı gibi gördüğü Yezdan Şêr’i Bedirhan Beyle karşı karşıya getirerek Osmanlının bu İsyanı bastırmasını kolaylaştırdı, hatırladınız mı?
Ya İngilizlerin, Fransızların oyununu..?
Yok, biliyorum hatırlamazsınız!
Hani bundan hemen sonra bir de Yezdan Şêr Ayaklanması olmuştu. Önce İngilizler, Ruslar sonra da İran isyancılara destek sözü verdi. Ayaklanma başladı, Yezdan Şêr Musul’u ele geçirdi, Yezdan Şêr’in Ordusu yüz binleri buldu. Hristiyan Rusların teşvikiyle Hıristiyan olan Süryanilerin, Ermenilerin de katıldıkları bu isyan ilerleyince ne hikmetse Ruslar Yezdan Şêr’in temsilcileriyle görüşmek dahi istemedi. Bir bu mu?
Yezdan Şêr’e destek sözü veren İngilizler İstanbul ile anlaşıp Güneşi Batmayan Krallığın âli menfaatleri için Yezdan Şêr Komutanlarının teslim edileceğinin güvencesini verdi Osmanlı’ya.
Peki, İran?
İran oralı bile olmadı, Yezdan Şêr ile görüştüğünü bile hatırlamadı ve Yezdan Şêr’i tanımadığını ilan etti İran.
Bunu da hatırlamadıysanız buyurun:
Bu kez yine İran’ın desteğiyle 19. yy sonlarına doğru Şeyh Ubeydullah Ayaklanması başlamış her şey yolunda gidiyordu. Şeyh Ubeydullah İran ile yakın durduğu için İngilizlerle arasını açmıştı. Direnişçiler İran’ın küçük bir köyü olan Şablax’a girdi diye, daha doğrusu oradaki birkaç Şii’yi üzdü diye Şeyh Ubeydullah’a bağlı Kürtlerden yüzlercesini katlederek Şiicilik fanatizmini her şeyin üstünde tuttu İran.
İngiliz ve Rusların Şeyh Ubeydullah’a sırt çevirmesi, İran’ın da Şeyh Ubeydullah’ı Osmanlıya tercih etmemesi ile Direniş kırılır. Şeyh Ubeydullah İran, Rus ve İngiliz işbirliği ile Osmanlıya teslim edilir.
Yine mi hatırlamadınız!
Şimdi hatırlarsınız!
2.Dünya Savaşından hemen önce Bitlis-Melle Selim Ayaklanması daha acayip. Almanlar, İngilizler, Ruslar ve İran bu direnişi alttan desteklerler. Fransa da destek verir ve Direniş kısa sürede yayılır, Kürtlerden vergi toplayacak güce ulaşır. Kurtarılan bölgelerin genişlemesi için Ruslarla Tiflis’te, İngiliz 2. Konsolosuyla da Diyarbekir’de görüşür ancak destek görmezler.
Tam bu esnada İran Jön Türk istihbaratı ile işbirliği yaparak İran’dan sınırı geçen Kürt öncüsü Hayrettin Berezi/Berz’i ve Hüseyn Beyi öldürtür. Ferho Bey, Kaymakam Mustafa Bey, Abdal Ağa gibi direnişin öncüleri İran’ın destekleriyle tutuklanır.
Buna dayanamayan Melle Selim yenilgiyi kabul eder. Alman, İngiliz, Rus konsoloslukları kendilerine sığınan Kürtleri hükümet güçlerine teslim eder, hatırlamazsınız tabi.
Hani 1925’ten sonra Ağrı Ayaklanmasında direnişçileri sınırlarına davet etmişti İran. İsyancı Kürtlerin başına geçen eski Osmanlı Subayı İhsan Nuri’yi Türkiye’ye saldırması için sınırsız vaatlerle ümitlendiren İran. Sonra Fransızlarla anlaşıp İhsan Nuri ve ordusunu Türkiye’ye yem eden İran, unuttunuz mu?
Bu süreçte Türkiye ile köy anlaşmazlığı olan o İran İhsan Nuri’yi destekler, bunu babası hayrına yapmayan İran her zamanki gibi “Fars kurnazlığına” başvurur ve bu Kürt direnişçileri Türkiye’ye iadeleri karşılığında Van yakınlarındaki köyleri Türkiye’den ister. İran, Ağrı Dağı eteklerindeki bazı köyleri de Türkiye’ye vermeyi taahhüt eder. Sonunda Köy anlaşmaları imzalanır ve Kürt direnişçileri Türkiye’ye teslim eder İran. Tabi ki İngilizlerin, Fransızların ve Rusların kontrolünde.
Hatırlamadınız mı?
İran aynı İran. En küçük muhalefeti idam ile cezalandıran İran’a İslami!
Daha geçen gün İran’da 5 Kürt ile birlikte genç Kürt bir muhalifi idam eden İran.
Ruslar aynı Ruslar. Konsolos Kirsanov’a “50. 000 kişilik ordu sözü” veren Kürt direnişçilere cevap Rus Diplomat İzvolski’den geliyor: “Kürt Ayaklanmaları bölgemizde olduğu için bizi ürkütüyor… Sınırımızın güvenliği daha önemlidir…”
Ne çok güvenmişsiniz Sky-Picot’ta Kürt illerini işgal etmeyi kabul eden Ruslara.
Ha, bunu da hatırlamadınız! Anlıyorum.
Hatırlamayın! Rewanduz, Mir Muhammed, Mahabat, Şeyh Said ayaklanmalarında önce destek sözü veren, ama sonra Kürtleri yüzüstü bırakan İran’ı, Rus’u, Alman’ı, Fransız’ı, İngiliz’i..?
Şimdi de ABD’si…
İşte bu İran’ı ve şimdiki minyatürü Esad’ı, her seferinde Kürtleri yalnız bırakan Batı’yı 19. 20. ve 21. Yüzyılda dost bilmek kaçıncı yanılgı?
Cevap veriyorum:
Yirmibirinci…
Kimse bunu sormuyor, PKK da kimsenin sormayacağını bildiği için de rahat davranıyorlar. Bu yüzden Kürtleri hesaba katmadan karar almanın kolaylığına kaçıyorlar.
Bırakın!
Bırakın Kürtler önce Kürt olsun;
Dindar, yürekli, fedakâr ve devletini seven, onu koruyan Kürtleri rahat bırakın.
Rahat bırakmıyor örgütler, yabancı devletler. Kürdün kendisi olmasını istemiyorlar ve kimsenin kendilerine, “neden” diye sormadığını da biliyorlar.
Yoksa HDP bütün seçimlerde 4 bin oy alan marjinal ulusalcı, statükocu 1950’lerin komünalist solcularını alıp Kürtlere “buyurun, eş Genel Başkanlarınız” diye kabul ettirebilir miydi?
Peki, bunu Allah kabul eder mi?
Hiç sanmıyorum.