Günümüzde yaşanan değişim ve gelişmeler, toplumsal hayatta bireyler arası iletişim ve ilişkinin yoğunlaşmasına neden olmaktadır. Bununla beraber; ailenin, çocuk – genç ve yetişkinlerin sorunları çoğalmakta, yeni sorumluluklar ve beklentiler ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda aile kurumunun güçlendirilmesi büyük önem taşımakta ve aile yaşantısı eğitimi programlarına ihtiyacı doğurmaktadır.
Aile, toplumlar için geçmişten geleceğe kurulan bir köprüdür. Değişimler karşısında muhafazakâr bir duruş sergilemesine rağmen değişimden fazlaca etkilenir. Endüstrileşme ile birlikte yaşanan hızlı sosyal değişim, ailenin kuruluş aşamasından itibaren bireylerin aile kurma ve aile olma, çocuk yetiştirme ve sorun çözme kabiliyetinin edinilmesinde, evlilik okulu, aile okulu, ana-baba okulu eğitimlerini gerekli hale getirmektedir.
Aile Sosyal Destek Eğitim Programı (ASDEP) hakkında www.asdep.org resmi adresinde bu konuda verilen genel bilgi şöyledir; “ Ülke genelinde uygulanmak üzere Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanmış bir yetişkin eğitim programıdır. Bu program, aile üyesi bireylerin çağın gerektirdiği temel aile yaşam becerilerine yönelik bilgi, beceri ve tutumları kapsamlı olarak edinebilmeleri için hazırlanmıştır. Bu kapsamda AEP; ailelerin, aile eğitimiyle ilgili temel ihtiyaçları (eğitim, hukuk, iktisat, medya ve sağlık) dikkate alınarak geliştirilmiş, 5 alanda toplam 23 modül ve 170 üniteden oluşmaktadır. Programın müfredatı, 23 adet kitabı, ve eğitici yetiştirme programları Talim Terbiye Kurulunca onaylı olup, Bakanlığın bizzat kendisinin resmi sertifika dağıttığı tek eğitim programıdır. “Eğitim ailede başlar” ilkesinden hareketle hazırlanan Aile Eğitim Programı, bilgi çağının gereklerine uygun olarak ailelerin yaşam kalitesini arttırmaya dönük önemli bir adımdır. Koruyucu ve önleyici bir sosyal politika hedefi olarak önem kazanan Aile Eğitim Programı, bilimsel bilgi desteği ile aile mutluluğunu arttırmaya dönük bir hizmet hamlesidir. Programın temel yaklaşımı önleyicilik, bilgilendiricilik ve eğiticilik yönü ön planda olan aile yaşamı eğitimidir. ASDEP, sorun, tedavi veya kriz odaklı değil, vizyon odaklıdır; yetişkinler için hazırlanan bu eğitim geliştirici bir nitelik taşımaktadır.”
Resmi sitede verilen bu bilgi ve açıklama ışığında; “Aile yaşantısı eğitimi; aile bireyleri olarak kişilerin bugünkü ve gelecekteki rollerinde rehber olmak üzere planlanmış bir eğitimdir” şeklinde tanımlamak mümkündür.
Birey ve ailelerin yeni koşullara uyum sağlamasının kolaylaştırılması, yaşam kalitesinin geliştirilmesi ve güçlendirilmesi için gerekli bilgi ve becerileri edinmeleri önemlidir. Bu konuda yapılan çalışmalar; aile yaşantısı eğitiminin aile bireyleri üzerindeki etkileri, evlilik, eşler arası ilişkiler, çocuk gelişimi, gençliğin yetişkinliğe hazırlanması, yaşlı ana-baba yetişkin çocuk ilişkileri, kültürel değişimlerin aile üzerindeki etkileri gibi konular üzerinde yoğunlaşmaktadır.
T.C. Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü’nün 17-20 Aralık 1990 tarihinde düzenlediği I. Aile Şurası’nda, ‘Aile Yaşantısı Eğitimleri’ şöyle tanımlanmıştır: “Aile kurumunun devamını, bireylerinin sağlıklı gelişimini, toplumun uyumlu, sorumlu üyesi olmalarını sağlamak amacıyla yapılan her tür ve düzeydeki eğitim sürecidir.” Değişkenler açısından bakıldığında aslında başlı başına bir eğitim disiplini olmaktan çok disiplinler arası bir eğitimdir. Aile ve Tüketici Bilimleri, Sosyal Çalışma, Hukuk, Psikoloji, Sosyoloji, Ekonomi, Felsefe, Biyoloji ve Tıp gibi pek çok bilim dalından yararlanmaktadır.
Aile yaşantısı eğitiminin amaçlarından biri; ailede sorunların ortaya çıkmasını önlemektir. Ailelere, aile yaşamında sorun çıkmasına neden olabilecek temel konularda eğitim verilerek, bu tür sorunlarla karşılaştıklarında onların üstesinden gelmelerine katkıda bulunacak bilgi ve becerilere sahip olmaları amaçlanmaktadır. Böylece kişilerin ve ailelerin yeni koşullara uyum sağlamaları kolaylaşacaktır.
Aile kurumunun sağlıklı işleyişi konusunda çok sayıda kitap yayınlanmaktadır. “Aile Okulu, Aile Eğitimi, Ana-Baba Okulu” olarak adlandırılan yaygın eğitim programları aile üyelerinin ihtiyaçlarını, taleplerini, sorunlarını karşılayabilecek bir çerçevede hazırlanarak sunulmaktadır. Benzer programlar, radyo ve televizyonlarda gazete köşelerinde ve eklerinde de periyodik olarak sürdürülmektedir. “Bilinçli Evlilik, Bilinçli Ebeveynlik” temasını hedefleyen bu programlar, seminerler ve kitaplar, aile bireylerinin aile olmanın bilinciyle karşılaştıkları sorunları en aza indirebilmeleri, gerekli bilgi ve beceriye sahip olmaları için kamu kurumlarınca, yerel yönetimlerce, sivil toplum kuruluşlarınca ve kişisel gelişim sektöründe hizmet veren şirketler aracılığıyla ailelere sunulmaktadır. Ülkemizde aile yaşantısı eğitimi genelde yetişkin eğitimi kapsamında verilmektedir. Ancak bu eğitimde başarıya ulaşmak, aile yaşantısına ilişkin konuların örgün eğitim programlarında yer alması ile mümkün olabilecektir. Bu noktada TV kanallarında yayınlanan evlilik programlarının bu çalışmalara tezat oluşturduğu konuşulmakta ise de; sağlıklı bir ailenin kurulması için amaçlanana hizmet etmediği kabul görmektedir. Yayının yapıcı hale gelmesi, sadeleştirilerek popüler kültürün kanayan taraflarına hizmet etmesinin önünün alınması, gerek görülerek yakın tarihte yayından kaldırılmış ise de halk arasındaki konuşmalarda halen varlıklarını sürdürmekte-sohbet konusu edilmektedir.
Gerçekleştirdiğim araştırmada; ülkemizde sistemli ve programlı Anne-Baba Okulu modeli 1982 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü tarafından başlatıldığını okudum. İstanbul Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü’nün 23 yıldır sürdürdüğü “Anne-Baba Okulu” projesi, 1989 yılından itibaren 27 ilde gerçekleştirilerek toplam 17.000 aileye ulaşılmıştır.
Milli Eğitim Bakanlığı Çıraklık Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü ise aile eğitimleri konusunda 4 tür program yürütmektedir. Halk Eğitim Merkezlerinde uygulanmakta olan “Benim Ailem” (UNİCEF Destekli), “Anne-Çocuk Eğitimi 0-6 Yaş”, “Baba Destek Eğitimi (BADEP) (AÇEV Destekli) ve Çocuk Bakıcılığı Kurs Programları hala yürürlüktedir. Bu programlar da değişen ihtiyaçlara göre zaman içinde revize edilmektedir.
Ülkemizde konuyla ilgili yapılan araştırmalar, aile yaşantısı eğitimlerinin ebeveyn-çocuk ilişkisine etkisi, ailelerin ihtiyaç duydukları eğitim konularının belirlenmesi, aile içi iletişimin güçlendirilmesi, çocuk gelişimi ve eğitimi, çocukların sosyal becerilerinin geliştirilmesi, baba katılımlı eğitimlerin aile ve çocuk üzerinde etkililiği konularında yoğunlaşmaktadır.
Yurtdışında yapılan araştırmalar da ise, ailelerin çocuk yetiştirme konusunda bilinçlendirilmesi, çocukların akademik başarılarının artırılması, çocuğa karşı olumlu tutum geliştirmesi, çocuk kaynaklı stres yönetimi, etkin bir aile yaşantısı eğitimi sisteminin oluşturulması konularının ele alındığı görülmektedir.
Konu aynı olmakla birlikte yurt içi ve yurt dışı araştırmalarındaki ayrışma hususunda tespitim; bu konuda biz henüz temel atmış, binayı inşa ediyoruz. Yurt dışındaki örneklerin ise binanın dekorasyonu evresinde olduklarıdır. Elbette bu konuda bizden daha geride ülkeler vardır, olacaktır da ancak bir konuda ilerlemek isteniyor ise daima önümüzdekiler ölçüt ve örneklere bakmak lazım geldiğidir.
Konu hakkında yapılan araştırmalardan birkaç örnek vermek gerekirse;
*Çağlar Gökçe’nin 2009 yılında yaptığı, sınıf öğretmenlerinin anne baba eğitimi konusuna ilişkin yeterlik düzeylerini belirlemek amacıyla yürüttüğü araştırmaya katılan öğretmenlerin büyük bir bölümünün anne-baba eğitimi konusunda yeterli düzeyde hizmet içi eğitim almadıkları görülmüştür. Ayrıca anne-baba eğitimi konusu ile ilgili konferans/seminerlere katılım düzeylerinin yeterli olmadığı, anne- baba eğitimini konu alan yayınları bazen takip ettikleri, anne-baba eğitimi alanında yapılan; Anne-Çocuk Eğitimi Programı (AÇEP), Okul Öncesi Veli Çocuk Eğitimi Programı (OVÇEP) ve okul aile birliklerinin yaptığı çalışmaları bazen takip ettikleri belirlenmiştir. Araştırmaya katılan öğretmenlerin, anne-baba eğitimi çalışmalarının anne-baba-çocuk ilişkisine ve çocuğun akademik başarısına her zaman olumlu katkı sağladığını düşündükleri ifade edilmiştir.
*Melahat Balta’nın 2010 yılında yaptığı, Almanya’da yaşayan ve zihinsel yetersizliği bulunan çocuğa sahip Türk ailelerinin gereksinimleri doğrultusunda hazırlanan aile eğitimi uygulamasının etkililiğini ölçmek amacıyla gerçekleştirdiği araştırma, bilgilendirici aile eğitimi uygulamasının, ailelerin eğitim öncesi gereksinimleri ve bilgi düzeyleriyle, eğitim sonrası gereksinimleri ve bilgi düzeyleri arasında anlamlı bir fark olduğunu göstermektedir. Araştırmaya göre, “Almanya’daki Zihinsel Yetersizliği Olan Çocuğa Sahip Türk Aileleri İçin Bilgilendirici Aile Eğitimi Uygulaması” nın, ailelerin gereksinimleri ve bilgi düzeyleri üzerinde etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
*Zeynep Kurtulmuş’un 2010 yılında yaptığı, Bilim ve Sanat Merkezine devam eden üstün yetenekli çocukların aileleri üzerinde yürütülen araştırma bulgularına göre, Grup Eğitimi Destekli Bilgisayar Temelli Eğitimin aile bireylerinin aile ilişkilerini algılamalarına ve çocukların mükemmeliyetçilik düzeyine olumlu yönde etkisi olduğu tespiti yer almıştır.
*Haktan Demircioğlu’nun 2012 yılında yaptığı, altı yaşında çocuğu olan annelere yönelik uygulanan “eğitici anne eğitimi”, “anneden anneye eğitim” ve “haber mektupları yoluyla eğitim” yaklaşımlarının, annelerin aile işlevleri ve çocuk yetiştirme tutumları ile çocukların gelişimleri üzerindeki etkisi incelenmek amacıyla bir araştırma yürütmüştür. Deney grubunda yer alan annelerin aile işlevleri ve çocuk yetiştirme tutumlarının olumlu yönde değiştiği görülürken, deney ve kontrol gruplarında yer alan annelerin çocuklarının sosyal beceri-öz bakım gelişim alanlarında anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Gruplar arası karşılaştırmalarda eğitici anne eğitimi alan grup lehine anlamlı bir farklılık saptanmıştır. Haber mektupları yoluyla eğitim alan grup ile karşılaştırıldığında ise anneden anneye eğitim alan grup lehine anlamlı bir farklılığın olduğu görülmüştür.
SONUÇ
Günümüzde, ülkemizde ve dünyada ekonomik, politik, sosyolojik, teknolojik gelişmelerle karşılaşan birey ve aile, yaşamını bu değişikliklere göre yeniden düzenlerken çeşitli problemlerle karşılaşmakta ve çoğu zaman bunları çözmekte zorlanmaktadır. Bu durum aileyi sözü edilen değişmelere karşı hazırlıklı hâle getirebilmek ve ailenin kendi içerisindeki ve toplumla kurduğu ilişkilerde karşılaştığı sorunların üstesinden gelebilmesi için bilgi ve tecrübeyle desteklenmesini gerektirmektedir. Bu noktada birey ve ailelerin yaşam kalitelerinin artırılmasına katkı sağlayan bilgi ve becerilerin kazanılmasına yönelik eğitim ve olanakları sunmada aile yaşantısı eğitiminin önemi ortaya çıkarmaktadır. Aileyi destekleyen, aile içerisindeki çocukların yetiştirilmesi ve eğitimi konusunda aileye rehberlik eden, her yapıdan ve bölgeden ailenin ihtiyaçlarına karşılık veren aile yaşantısı eğitimi programlarının oluşturulmasıyla aileler ve toplumlar güçlendirilebilir. Aile yaşantısı eğitimlerinde kapsamlı bir model oluşturulabilmesi için öncelikle problemlerin ve ihtiyacın tanımlanması, bu amaçla mevcut araştırmalardan yola çıkılarak eksikliklere yönelik araştırmalar planlaması ve geliştirilmesi oldukça önem taşımaktadır.